Eski Cumhurbaşkanı Gül’ün danışmanı Ahmet Sever’in “Abdullah Gül ile 12 Yıl” kitabı tam zamanında gündeme düştü. AKP sandıkta iktidarı kaybetti... RTE’nin Başkanlık Anayasası hayalleri çöktü. Öyle ki “başkan gibi” davranmasının da sonuna gelindi. Ve “Başkanlık Sarayı”nı terk etmesi bile talep edilir oldu..
RTE’nin inişi, Gül’ün yükselişi mi?!
Kitap seçim öncesi basıldı ama sonrası satışa sunuldu. Henüz
okumadım, gazetelerden izliyorum yazılıp çizilenleri.. Gül’ün
düşüncelerini ve çeşitli olaylar karşısında tutumlarını öğrenmek
açısından da önemlidir. Gül’ün onayından geçmiş olduğunun da altını
çizmek gerek.
Gül’ün önünde yeni bir siyasi dönem başladı gibi. Kitap, bunun için
ön/yol açıcı niteliği taşıyor. Epey Gül tartışacağız.
Bazılarında “Erdoğan dobra adam, gizli saklısı yok,
biliyoruz onu; ama Gül öyle değil, saman altından su
yürütüyor..” görüşü yaygındır. Ben öyle bakmam, hatta yanlış
bulurum.
Erdoğan ne kadar “ilişki kurularak etkilenmesi zor,
kendi doğrularında eğilmez bükülmez, uzun vadeli
hedeflerine kilitlenmiş, bunun için de
ezer geçer-kutuplaştırır.. köklü dini inançları
doğrultusunda ne pahasına olursa olsun ülkeyi dönüştürür”
bir kimse ise..
Gül ise yeni koşullarda yeniden durum muhasebesi yapabilen, yeni
duruma uyum sağlayabilen, toplumsal ve siyasal olarak
etkilenebilecek insandır. İslam dünyasında yaşananlara bakışı
farklı ve reformcudur.
Hatta, İslamın ortaçağından bahsetmiştir. Gül’ün
toplumsal mutabakata daha yakın bir duruşu var. Erdoğan, amacına
ulaşmak için ne kadar kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı olmaktan
çekinmezse, Gül de o kadar gerektiğinde uzlaşmacı olabilir.
Gözlemim ve değerlendirmem bu..