Dünya beyefendisi ve çok zarif bir insan. Yazarken de kılı kırk
yaran, Türkçenin sevdalısı, Türkiye’nin de... Cumhuriyet Bilim ve
Teknoloji dergisinde 15 yıl “Politik-Bilim” köşesinde yazdı.
TÜBİTAK’ta üstlendiği görevlerde; danışmanlıklarda, kongrelerde
yüzlerce sunumunda, ülkemiz ekonomisinin ancak ve ancak bilimsel ve
teknolojik üretim temelinde dönüştürülmesiyle ekonomik çıkmazlardan
kurtulabileceğini döne döne anlattı.
Ülkemiz bilim ve teknoloji tarihini iyi bilir, dünyada çağdaş
ülkelerin hepsinin ulusal bilim politikaları ve hedefleri olduğunu
anlatır ve anlatırdı. Mesela Güney Kore’nin, 1960’ların başında
aynı ekonomik göstergelere sahip olduğumuz halde, bugün dünyanın
sayılı ekonomik ve elektronik devlerinden biri haline dönüşmesi,
sadece ve sadece ulusal bilim ve teknoloji hedefleri koyması ve
bunları uygulamasıyla gerçekleşmişti. Çin’in ABD’yi devirme
noktasına gelmesini de bu sayede başardığına işaret
ederdi.
Bizim günlük politika yapan, kendi kişisel çıkarlarını düşünmeyi ön
plana alan iktidar partilerine on yıllardır bunu anlatabildik mi,
Aykut Bey?
Henüz değil. Anlatabilseydik, bugün ülke ekonomisi yeniden kronik
krizine doğru koşmazdı.
‘Ürkütücü kaotik durum’
Umutsuzluğa kapıldığı oldu mu? Belki son zamanlarında. Atatürk, bu
ülkeyi bilim ve teknoloji üretici temelinde, aklı, devlet ve ülke
yönetimine egemen kılarak çağdaşlaşmayı hedeflemişti ve bunu da
“Hayatta en hakiki mürşit bilimdir, fendir” veciziyle dile
getirmişti.