Büyük Zafer’in ve Kurtuluş’un ilan edildiği gündeyiz; bu Kurtuluş Savaşı’nda halk hem işgal kuvvetlerine hem de aslında padişahlığa karşı savaştı. Şunu söylüyorum: Anadolu halkı son güçlerini ve son varlığını 650 yıllık Osmanlı İmparatorluğu boyunca ilk kez kendisi için, varlığı ve geleceği için ortaya koyuyor ve savaşıyordu... Tarihin ve Zafer’in pek tartışılmayan yönüdür.
Ve kendisi için yürüttüğü, öldüğü ve yaralandığı savaşın milletin egemenliği ile Cumhuriyet yönetimi ile sonuçlanması, tarihsel koşulların kendine özgü bir sonucudur. Artık “efendi” kendisidir (ideal cumhuriyet rejiminden bahsediyorum!), kendisi bu ülkede her şey olabilirdi, her kademede yöneticilik yapabilirdi.
Kurtuluş Savaşı bunu doğurdu.
KURTULUŞ, MİLLETİ YARATTI
O güne kadar Anadolu padişahın tebaasıydı, kuluydu, padişahın savaş
için ihtiyaç duyduğu can deposuydu. Taa Viyana kapılarında,
Arabistan çöllerinde, Afrika kentlerinde ölecek, fetihler için
durmadan tükenip duracaktı.
Ama hep padişah için... kurduğu sistemin ayakta kalması için... Kendisi hep kaybeden olacaktı, hem canını verecek hem ürettiği malını..
Kurtuluş Savaşı’nın...