Önce bir not: Dağlıca bölgesi, TSK ve iktidar için 2012’den beri şehitler mezarlığı oldu. TSK’nin yine aynı bölgede kolayca böyle bir tuzağa düşürülerek onlarca şehit vermesinin nedenini sorgulayabilecek teknik ve askeri bilgiden yoksunum. Herhalde, geçmiş tuzakların yorumunu yaparak bu kez böyle bir felakete düşmeyebileceklerini planlamışlardır. Peki, ama niye düştüler? Asimetrik savaş mı diyerek geçeceğiz? TSK’nin verdiği kayıpların büyük çoğunluğu güvenlikli sanılan oysa güvenliksiz kabul edilmesi gereken durumlarda oluşuyor... Ateş düştüğü yeri yakmıyor, tüm ülkeyi sarıyor.
Bazı saptamalar yapacağım bu yazıda:
PKK’nin silahlı vesayetine de karşı çıkın
1) Uzun zamandır yazıyorum, ordunun siyaset üzerindeki vesayetine karşı çıkanlar, bir başka silahlı güç olan PKK’nin siyaset üzerindeki vesayetine karşı çıkmıyorlar. PKK adeta kutsanıyor. Tutumları şöyle: Ya “haklı” şartlarını kabul et bu savaş bitsin (yani istediklerini ver ve kurtul), ya da savaşın kurbanlarına katlan... (Aptal solcu tutum). PKK safındakiler soruyor ikide bir: “Adam niye dağa çıktı, derdi olmasaydı dağa çıkar mıydı, 30 yıldır dağda savaşıyor, ona kulak verilmeden bu sorun çözülmez...”
2) Barış istiyor, ama PKK savaşını arka planda kutsuyor. “Savaşı durdur”, TSK’ye yönelik bir çağrı imajı veriyor sadece. Yürüsene PKK’ye karşı da! Eşit mesafe koysana! Hayır bu yok. Çünkü PKK her zaman haklı! “Silahlı savaş” miti, sadece katmerli karşı şiddete yol açar. Şu mu umut ediliyor: Asker öldürüle öldürüle millet sonunda iktidara karşı ayaklanacak, AKP yıkılacak... Sorun da bitecek.
Bizim aydın olamamışların, yaptıkları her şey fos çıkmıştır. Her zaman iktidarı güçlendirmiş sözde “entelektüellerin” bugüne kadar arkalarında inşa edebildikleri adam gibi bir “solcu yapı” olmadığı için, şimdi de bir kötülük daha yapıyorlar.