Tolga Tanış’ın pazar yazısına göre, ABD’nin seçilmiş hükümeti destekliyoruzbiçimindeki açıklaması, darbe sabahı 2.30 sularına denk düşüyor. Oysa biz fanilerbu askeri darbe girişimidir, dediğimizde cuma akşamı saat 10’du. Onlar çok daha erkenden haber almışlardır. Demek, arada 4.5- 5.5 saat farkı var.
Saat farkının başlangıcında darbe başlangıcı, sonunda da darbe başarısızlığı ve iktidarın tüm denetimi ele aldığı gerçeği var. Normal olarak, ABD’nin darbe başlangıcında tavrını belli etmesi gerekir. Oysa sonunda konuştu! Aptal değilsek eğer, girişimin ne sonuç vereceğini beklediler. Amerikalıların bu tutumlarının böyle (doğru) yorumlanmasını umursadıklarını düşünmüyorum. Zaten RTE iktidarına karşı tutumları çok açık ve seçik. Sakladıkları bir durum yok.
Girişim başarılı olsaydı, şüphesiz “yeni iktidarı” destekleyecekler ve bu sonuca da RTE’nin politikalarının neden olduğunu söyleyeceklerdi.
ABD bir darbe bekliyor muydu?
Böyle bir durumu olabilirlikler arasında gördüğünü, eski Ulusal Güvenlik danışmanlarından John Hannah’ın, Foreign Policy dergisindeki yazısında işaret ediyor; (http://odatv.com/er-ya-da-gec-bir-hesaplasma-gunu-yasanacak-1706161200.html), Erdoğan’ın Ortadoğu politikasının ülkeyi parçalanmaya götürdüğünü, ülkeyi despotluğa sürüklediğini belirtiyor ve şu can alıcı cümleyi kuruyordu:
“Tüm bunlara rağmen ordu içerisinden birilerinin Türkiye’yi Erdoğan’ın İslamcı diktatörlüğünden ve ülkeyi soktuğu tehlikeli yoldan çıkarmak için, darbe girişiminde bulunmayacağının hiçbir garantisi olmadığı da vurgulanıyor.”
Dikkat edin, ordunun hiyerarşik yapısından, ordudan bahsetmiyor, “Ordu içerisinden birilerinin” diyor. Demek bu “birileri”, Beyaz Saray, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı çevrelerinde kapalı kapılar arasında konuşuluyordu.