7 Şubat 2012’de yaşadığımız ve ülkeyi adeta bir
darbe olmuş kadar sarsan MİT ve Hakan
Fidan’a ve RTE’ye
karşı FG terör örgütünün büyük
operasyonunu anımsatacağız.
Ama güncel iki not düşmeden
edemeyeceğim...
1) Cemaatin ikinci bir kalkışma falan yapacak
gücü kalmadı. “Bir şeyler” yapsa bile anında erir.
Düşünün ki generaller düzeyinde en büyük kozunu oynadı, ama 21-06
saatleri arasında olay bitti. Ertesi gün adeta normale döndü ülke.
Geride süprüntüler kalmıştır. Etkisi sıfır. Dün RTE “üst
aklın” karıştırıcılığını sürdüreceğini söyledi. Yani ABD bizi
boş bırakmaz, diyor. Güneydoğu’daki savaş ve Suriye? Ama ABD henüz
şu sırada darbenin arkasındaki destekçi rolünden nasıl temize
çıkacağının hesapları içinde... Türkiye’yi silip atamaz. Gülen
olayını bir şekilde halledecek; nasıl, göreceğiz.
2) Cemaat darbecileri, ben yapmadım, ama o yapmış
olabilir, o ise haberim yoktu elime tutuşturdular emri, gibi
zırvalıklarla kendilerini kurtarma çabası içinde. “Altın
nesil” aptal rolüne yatmış.
3) A. Bayramoğlu gibi “AKP
liberalleri”, “Ordu darbe yapmaz diyorlardı, işte
yaptılar”gibi yüzeysel tahliller yazıyor. Denen
şuydu: “Ordudan hiyerarşik darbe
gelmez,‘Kemalistler’ darbe yapmaz”dı... Darbeye kalkışanlar
Cemaatçi. Bunlar kim? 1970’lerden bu yana bu darbe hazırlığını
sürdürenler. 1970’ler ne? Dünya’da ve TR’de darbeler çağı. Gülen, o
çağın adamı olarak bugün sıfırlandı.
İkinci büyük saldırı
Perşembe günü Cemaatin ilk büyük saldırısı olarak ikinci şike
yasası sürecini göstermiştik. Bunun boyutunu ve RTE’nin çıkardığı
sonuçları anlamak için“Çatışmanın Anatomisi”nin
ilgili bölümünü okumalısınız. İlk yenilgiyi aldığı bu
olayın üzerinden henüz 3 ay geçmedi ki Cemaat, ikinci
büyük saldırısını sahneledi. 7 Şubat 2012 akşamı başlayan süreç tüm
gece boyunca sürdü. Hükümet, RTE, MİT/Fidan, gazeteler, siyasi
hayat şaşkın ördek gibiydi.
Cemaatin özel yetkili İstanbul kadıları, (HSYK ve emniyet
ellerinde!) şimdi hepsi tutuklu veya kaçak, Hakan Fidan’ı sorguya
çağırıyordu. Tabii iki MİT’çi daha... Bahane, PKK ile yapılan gizli
görüşmeler ve KCK operasyonlarında ortaya çıkan MİT ajanlarının
karıştırıcılık eylemleri... Dahası, gazetelere
gönderdikleri “özel dosya”larda Genelkurmay Başkanı bile
teröristlikle suçlanıyordu!
Her zamanki yararlı salaklar, bunun
arkasında “Kemalist bürokrasi”yi
arıyordu!
Fidan tutuklanacaktı
Hakan Fidan o zamanlar RTE’nin en güvendiği has adamıydı. Mutlaka
Fidan’ı tutuklayacaklardı. Çünkü Cemaatin bugüne
kadarki “yargı pratiği” netti, acımasız, kararlı ve vurup
devirendi. Fidan’ı tutuklamak, RTE’yi hedef almak demekti. Birkaç
gün sustu, façasını çizdirmeyecekti. Fidan’ı sorguya göndermedi,
MİT yasasında bir değişiklik yaptırdı ve MİT Müsteşarı’nın sorguya
çekilmesini Başbakan iznine bağladı!
Fakat ilginç olan, tıpkı Şike olayında olduğu gibi, MİT olayında da
RTE, Cemaati ve Gülen’e cephe almayacak ve hedefe
oturtmayacaktı!
İki büyük olaya rağmen!
Bunun tahlilini en sonunda yapacağım!
Çelik: Kargalar güler!
Dahası bugün üzerinde yoğun Cemaatçi söylentileri
dolaşan, Hüseyin Çelik, 20 Şubat’ta şöyle
diyordu:
“Cemaatin bir kaydı mı var? Yıllardır bu paranoya ile yaşadık...
Cemaat devleti ele geçirmiş... Devlete sızmış. Bunlar kargaları
güldürür...”
Ama aslında Cemaat yazarları, mesela
bavulcu Baransu 7 Şubat’tan önce saldırı
sinyalini vermişti. Cemaatin adamları her yerde vargüçleriyle MİT’e
yükleniyordu. (Bu sürecin tümü Kitap’ta)
RTE bu saldırıyı savuşturdu, ama olay bitmemişti!