Hayır, bu kez çocuk tecavüzlerine karşı iktidarın hayırhah
tutumu ve adeta teşvik edici sonuçlar yaratacak anlayışına
değinmeyeceğim.
Bakan Bey’in “çocuğun rızası varsa evlensin” biçimindeki,
aklın, uygarlık ölçülerinin, çocuk hak ve özgürlüklerinin asla
kabul etmeyeceği ucube sözlerine de değinmeyeceğim.
Ki Bakan Bey’in bu önerisinin, evlenseler bile, var olan yasalara
göre, tecavüzü bukez resmi evlilik kılıfı
altında sürekli kılacak bir
sonuç doğuracağını da belirtmeyeceğim.
Bu taslağın, çocuk haklarını koruyan yasaları işlemez duruma
getireceğini de...
Yok yok, dinbazların bu çocuk yaştakilere karşı bu bitmez tükenmez
ve üstelik dinin arkasına sığınan tasallutlarının nedenlerini de
burada sıralamayacağım...
İlkelliğin cesareti
Bu ilkelliğin, günümüzde nasıl böyle cesaretle savunulduğunu da
sorgulamayacağım...
Bu düşüncenin iktidara tırmanabilmesinin geçmişteki kilometre
taşları üzerine analizlere de dalmayacağım.
Acaba geçmişteki Cumhuriyet iktidarları - siyasetçileri nerelerde
hata yaptı diye aklıma soru da takılmayacak...
Hayır, televizyon ekranlarında, neredeyse kız bebeklerle evlenmeyi
öneren ve buna şiddetle karşı çıkanlara “siz
dinimize karşı mı çıkıyorsunuz” diyen utanç-rezillik
abidelerinin hakkında dava açma cesaretini gösterecek tek bir
Cumhuriyet Savcısı kaldı mı acaba, diye de
sormayacağım...
Dini, 6, 11, 13
yaşlarındaki, evrensel yasalara göre
ise 18 yaştan küçüklere tecavüz
etme, evlenme özgürlüğüne
indirgeyen anlayışların, iyiyi, güzeli, adaleti
önerdiği vazedilen dinlerin gizli-açık düşmanı olup olmadığını da
yazmak ve sorgulamak bana düşmez...
İçeri tıkılması gereken tehlike
Bu adamın söylediklerinin tüm erkekleri, tüm kız-erkek çocuklara
karşı suç işlemeye teşvik ve tahrik ettiğini; söylediklerinin bir
fikir-görüş olmadığını, korumasız çocukların hayat güvencelerini
ortadan kaldıracak sonuçlara yol açacağını ve bu nedenle toplumsal
düzeni altüst edecek sonuçları olacağını, tehlikeli bir
yaratıkolarak içeri
tıkılması gerektiğini de yazmayacağım.
Ama “İslam adına” hareket ettiğini beyan edince ve
iktidarda da koruyucu liderleri, bakanları, yasa uygulayıcıları,
kafa kesicileri olduğunu bilen savcıların kıllarını kıpırdatacak
cesaretleri olamayacağını, olsa bile, ceza verecek bir mahkemenin
de ülkemizde var olmadığını hiç anımsatmayacağım.
Tecavüzün verimli toprakları
Bu rezil düşüncelerin, bu iktidarın suladığı ve yarattığı verimli
topraklarda yeşerdiğini de...