Geçmiş seçimlerin Yüksek Seçim Kurulu Başkanı yargıç Sadi Güven, siyasetin yükselen yıldızı Ekrem İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulunmuş, bize hakaret etti diye. İddianamede kendisi dahil 11 kişi saydım. Yeni YSK üyelerine baktım, iddianamedeki 6 isimden 5’i değişmiş (10 kişi var yeni listede, henüz 1 eksik, atayacaklara duyurulur!). Sadi Güven 2020 başında yaş haddinden emekli olmuş.
İlginç bir AKP dönemi insanı. Durmadan iktidara büyük hizmetlerde bulunmuş. 2005-2008 arası Adalet Bakanlığı müsteşar yardımcılığı yapmış. 2008’de Yargıtay üyeliğine seçilmiş. 17. Hukuk Dairesi’ne atanmış. Türkiye Adalet Akademisi’nde 2009-2014 arası genel kurul üyeliği, sonra 2010-2014 arasında da yönetim kurulu üyesi olmuş. Yüksek hizmetlerinden dolayı 2013’te YSK başkanı olmuş. Demek ki 8 yıl boyunca seçimlerde Sadi Güven ile oturup kalkmışız. AKP iktidarının her zaman baş tacında tuttuğu bir insan. Kendisinden iktidar cenahından hiçbir şikâyet duyulmamış ki hep yükselerek AKP için birinci derecede önemli bir görevde tutulmuş. Şüphesiz siyasetin emin insanı.
YSK NASIL SEÇİLİYOR?
Gayet siyaseten emin bir şekilde. 7 asıl ve 4 yedek üyeden
oluşuyor. Bunların 6’sını Yargıtay, 5’ini de Danıştay kendi üyeleri
arasında “gizli oyla” seçiyor. Şimdi YSK’yi iktidar
cenahında “emin ellerde” tutmanın yolu biliyorsunuz,
Yargıtay ve Danıştay’dan geçiyor. Oraları “emin
ellerde” tuttunuz mu, YSK’ye seçilecek üyeleri de belirlemiş
olursunuz.
AKP’nin en azından 2010’dan beri en büyük uğraşı yargıyı siyasetin egemenliği altına alma çabası oldu. Bunu da çok başarılı yaptı.
Ha şu da var: “Seçime katılan siyasi partilerden, en son yapılan milletvekili genel seçiminde en çok oy almış dört siyasi parti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler, o siyasi parti genel başkanları tarafından yetki verilmiş olması şartıyla Yüksek Seçim Kurulu’nda da bir asıl bir yedek temsilci bulundurabilir. Bu temsilciler, kurulun bütün çalışmalarına ve görüşmelerine katılırlar, ancak oy kullanamazlar.”
Demek ki bunların hepsi gözlemci olarak oradalar, düşüncelerini söyleyebilirler ama söylediklerinin hiçbiri dikkate alınmaz, özellikle tayin edici durumlarda. İtiraz et, boşuna! Tıpkı Meclis gibi, yasa teklifi ver, iktidar yasalarına itiraz et, önerilerde bulun, hiçbirinin kabul edilmemesi gibi yani. Bu durumda bu gözlemciler toplantılara ne derece katılırlar bilmiyoruz.