Evet Cumhurbaşkanı Afrika’ya giderayak bombasını patlattı. Can
ve Erdem’in serbest bırakılmasını sağlayan Anayasa Mahkemesi’nin
kararını tanımadığını açıkladı. Önce, “Bu karara sadece sessiz
kalırım, o kadar” dedi ama “o kararı tanımak durumunda değilim,
verdiği karara da uymuyorum.. mahkeme kararında direnebilirdi..
direnebilseydi, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar boşa
çıkacaktı..” diye devam etti.
Dün bir grup dostla oturup bunu konuşurken, iş dünyamızın tanınmış
bir siması “Bu, mahkemelere, açıkça Anayasa Mahkemesi’ne karşı
direniş çağrısıdır” dedi.
Anayasa Mahkemesi etkisiz bir süs
Açık ve seçik. Anayasa Mahkemesini takmayın diyor adeta
Cumhurbaşkanı..
Neden? Anayasa Mahkemesi istediği yönde karar almadı; anayasaya,
hukuka, yasalara uygun davrandı diye.
Anayasa Mahkemesi kendisinden yana değil, ama mahkemeleri dolaylı
veya doğrudan, HSYK eliyle kontrol edebiliyor.
Bu nedenle de kararı uygulama, tanıma diyerek, bu mahkemeleri
Anayasa Mahkemesi’ne karşı adeta isyana teşvik ediyor.
Elde etmek istediği sonuç, Anayasa Mahkemesi’ni işlevsiz, etkisiz
bir süs organı olarak bırakmaktır.
Anayasa Mahkemesi savaş örgütü değil
Anayasa Mahkemesi’ne bağlı bir polis örgütü yok, savcılık yok,
asker-jandarma yok.. Yani bu anlamda bir doğrudan yaptırım gücü
yok.
Tutuklama kararı veren mahkeme uymuyorum kararına dese, başına bir
şey gelmeyecek. En azından bugünkü koşullarda. Yarın hesabını
verir, o başka.
Ama bugün üyeleri iktidar ve hempaları tarafından kahraman bile
ilan edilir, terfi ettirilir. Önemli kişiler olarak Türk büyükleri
arasına katılır.
Anayasa Mahkemesi bir savaş örgütü değil. Hukukun, anayasanın ve
tüm sistemin en üst koruyucusu. Kararları kesin. Tüm kurumlar buna
uymak zorunda. Yoksa sistem çöker. Aslında Cumhurbaşkanı tüm
sistemi çökertme uğraşısı içinde bu çağrısı ile.
Eğer bir tek mahkeme Anayasa Mahkemesi’ne uymazsa, sistem çökmüş
demektir.