Takke düştü kel göründü denir ya, görünen kelin tamı Meclis Başkanı’na ait. Yarısı da Saray’a ve iktidara!
Küçüklüğünden beri ülkeyi, giysisi, kafası, eli - ayağı her şeyiyle İslamileştirmek için çalışan birisi. Beyni sadece o noktaya çalıştı, yaşamı, faaliyeti buna adanmış. Siyasal İslamın “büyük ağabeyi”. Erbakan’ın üstelik Kültür Bakanı eskisi... Taa o zamanlar faaliyetlerini Odatv sayıp dökmüş.
Erbakan ile birlikte tabii ki o dönemler “laik cumhuriyet”te, tam bir dam üstünde saksağanlar. Güya “zulüm” görmüşler. Ne zulmü? Ülkeyi İslamileştirmelerine engel çıkartılmış! Kahrolsun Kemalist yasalar, laikler ve uygulamaları!
Tabii en büyük engel, “Kemalist laikçilerin” anayasası... (*)
Anayasayı nasıl iğdiş etmeli
Bu anayasa ile birlikte Türkiye’yi de iğdiş etmeden rahat yüzü görmeyecek ve gözü kapanmayacak bir siyasal dinci. Türkiye parçalanırmış, birbirini yiyen İslam ülkelerine dönüşürmüş, kan gövdeyi götürürmüş. Umurunda mı! Yeter ki siyasal İslami elbise giydirilsin. Türkiyemi? Çek kuyruğunu gitsin! Ümmeti var, ülke de vatan da neymiş.. Vatan, ümmetin var olduğu her yerdir!
Saray tuttu onu oraya yerleştirdi. Sadece hatır gönül, vefa değil...
Rizeli olması da değil sadece. Oradaki Recep Tayyip ErdoğanÜniversitesi Geliştirme Vakfı kurucusu ve başkanı olması da değil... Bunlar RTE için son güvenilirliğini anlatır. Ama esas güvenilirliği tabii geçmiş siyasal hayatı! Ömür boyu tezgâhlardan geçerek siyasal İslamcılığını kanıtlamış biri.
Ne zaman elinden tutulup yeniden Meclis’e sokuldu? Siz buna bakın: 2015 Kasım seçimlerinde... Bilinçli amaçlı. Dikkat edin, adım adım, Türkiye’nin dönüştürüleceği istikamette yeni bir merhale saptandığı anda, İsmail Bey ortaya çıkıyor! Meclis’e sokuluyor, Başkanlığa oturtuluyor, orasının bir önemi de Cumhurbaşkanı’na vekâlet yeri!
Yani RTE kendisine vekâlet edecek adamı seçerek getirtiyor!