“AKP yüzde 25-30’da çakılı kaldı, daha aşağı inmez mi” sorusunu salı günü ortaya attım ve epey yanıt geldi sizlerden de ama izninizle önce bu ikinci yazımı tamamlayayım..
Başka ülkelerde olsa, en azından Avrupa’da, ülkeyi çökerten iktidarların dibe vurması ve iktidardan düşmesi, daha seçim bile olmadan istifası söz konusu olabiliyor. Ama AKP hâlâ seçim kazanma umudunu taşıyor ve anketlerin hemen tümünde en yakın rakibi CHP’den yüzde 5 oy farkla birinci parti.
Siyasal iktisat bilimcilerinin çok geniş deneyimleriyle çelişen bir durum var: Bunca işsizliğe, pahalılığa rağmen oylarında bir taban yapmış gözüküyor. Şüphesiz bu oy oranı ortağının desteğine rağmen yarın seçim olsa kendisine seçim kazandırır mı, hayır, bu başka bir açı. Burada net soru, 1.5 yıl sonra bile kazanma umutlarını sıfırlayacak bir oy oranına neden inmediğidir.
Tarihsel kültürel vb. çok nedeni var ama bunlar arasında belirleyici gördüğüm üç nokta üzerinde duracağım.
1) İdeolojik parti tutumu ve derin damar oyu: AKP’nin düşünce kökleri, ta Osmanlı’ya kadar uzanıyor. Ne kadar laiklik düşmanı, kadın düşmanı, şeriat yönetimi talebi, din-iman, hacı-hoca üzerine kurulan siyasetin kuyruğuna takılma, Atatürk hatta Cumhuriyet düşmanlığı üzerine gelen bir ideolojik-siyasal görüş, AKP’nin hepsini kucaklayan kalın çizgisinde sürüyor.