Bu iktidar zamanında iki olguda büyük patlama yaşıyoruz...
Birincisi kadın cinayetleri.. yılda 400’lere varan cinayetler adeta
önü durdurulamaz bir hal aldı. Ahlaksız, amansız, etiksiz,
kişiliksiz, sahip olduğu şiddeti en güçsüz insanlara kadınlara
karşı en fazlasıyla kullanmayı fazilet sanan aşağılık bir erkek
topluluğu yaşıyor aramızda..
Bu “insanlar”, durup dururken artmadı.
Bu iktidarın yarattığı ideolojik ve toplumsal bir zeminde çoğalarak
cinayet işliyorlar.
İdeolojik zemini, en basitinden; iktidar kadının
yerini evi olarak gören, erkeğine hizmet etmeyi birinci görevi ilan
eden, bin bir suratlı tarikat, cemaat vb. gibi sapkınlıkların ve
“âlim” kaftanı içinde aşağılık fetvaların çığ gibi büyüdüğü, doğru
ile yanlışın birbirine karıştığı ve yer değiştirdiği, Cumhuriyetin
yurttaş ve iyi insan değerlerinin yerle bir edildiği bir anlayış
oluşturuyor.
Toplumsal zemini, son 17 yılda yaşadığımız büyük
kargaşada görelim: Yüzde 42 olan kırsal nüfus, bu süre içinde yüzde
20’lere indirildi. Vahşice! Toprağında geçimini sağlayamaz hale
düşürüldü nüfus, ve adeta kentlere sürüldü.
Kentsel kargaşa: Kentlerde yaşam zordur. Kent
kültürü zorbalık içerir; iş, aş, ev bulmak ve buralarda tutunmak
büyük rekabet konusudur ve büyük bir vahşilik tüm bu alanlara
egemendir.
Yaşam hızı: Kent kültürü devingendir. Kırsaldaki
biteviyelik ve değişimin görünmez işlemesi ile kentlerdeki çok
hızlı kültürel ve toplumsal değişim hızı, insanları allak bullak
eder. En az iki kuşak bu kentin dişlileri içinde kayıptır.
Üç kuruşluk paraya yaşam
Tüketim toplumu: Kent, tüketim top...