Takvimlerin 17 Nisan’a yöneldiği her yıl büyük bir
“cumhuriyetçi
eğitim imanıyla” çalışan ve çok
değerli bir fikri ısrarla yaşamda tutmaya çalışan Yeni Kuşak Köy
Enstitüleri Derneği ve Vakfı harekete geçiyor. Bu gönüllü hareket
bir odak. Sayıları giderek azalan Köy Enstitüleri mezunları, artık
çocukları ve torunlarıyla birlikte bu çatı altında yaygın faaliyet
gösteriyorlar. Kemal Kocabaş Hoca
yüklenmiş götürüyor...
Ben de dün Denizli’de, bugün de İzmir’de bu etkinliklerin bir
parçası olarak görevdeyim! Sanırım, Rize’nin Derepazarı Varangoz
köyü camisinin sınıfa dönüştürülmüş bir odasında toplanmış 1-5
sınıf öğrencilerinin hepsine birden eğitim
veren “İzmirli” öğretmenimiz Köy Enstitülü idi.
Eğitim, hiçbir ülkenin “başıboş” bırakmadığı ve ülkenin
gereksinimlerine göre yönlendirdiği, siyasetin, ülkenin ve devletin
temel politikasıdır! Dahası: En temel!
Şüphesiz nasıl bir ülke istiyorsanız, eğitimi de ona göre
düzenlersiniz.
Cumhuriyet nasıl bir ülke düşü kurduysa, ona uygun bir eğitime
gitti. Öncelikle herkesin okuma yazma öğrenmesinden başladı...
Üretime yönelik kitlesel ve toplumsal eğitime önem verdi.
Halkevleri gibi yaygın eğitim kurumlarını kurdu.
Ve eğitimde en büyük devrimi ise Köy Enstitüleri’yle ve arkasından
Köy Enstitüsü Yüksek Öğretmen Okulları açarak yaptı.