Kılıçdaroğlu’na büyük geçmiş olsun..
Arkadaşlarına da.. İnönü’yü de taşlamışlardı,
Ecevit’i de resmen öldürmeye kalkışmışlardı. Sağ
görünümlü, ama aslında dinci kışkırtıcılıklarını hiç elden
bırakmayan aşırı sağ ve faşist partilerin hepsi bölücü,
ötekileştirici politikalarıyla bilinir. Nefret ve kin eken
söylemleri, ülkenin cehaletten mustarip insancıklarında karşılık
bulur.
Sonuç, gözü dönmüş saldırılarıdır. Normal insan, gider oy verir sağ
partiye, sorarsan görüşlerini açıklar, belki nedenlerini de
söyler.. Ama güdülenen bu insan kalıntılarının yaptıkları
saldırmak, öldürmektir; en azından teşebbüs etmektir.
Tek başlarına bir şey yapamazlar, cesaretleri yoktur, eğer tetikçi
olarak tutulmamışlarsa. Ama bir güruh olarak hareket ederlerse
çığırlarından çıkarlar. Bu güruh psikolojisidir. Bir arada
birbirlerine sığınırlar, birbirlerinden güç alırlar. Biri çığlığı
basar ve taşı atarsa, diğerleri de robot gibi aynı hareketi yapar.
Fareli köyün kavalcısını bilirsiniz. Tabii, burada saldırganların
kavalcısı kim? Zihin deneyimleri geri
Çubuk nasıl bir yer bilmem. Ankara’yı bilen bir
dostuma sordum, Türkiye’ye turşu satarlarmış, bu açıdan ünlüymüş.
Artık turşuları da murdar mı oldu? Dostum, “Gayet tutucu bir yer,
sanki çağdaşlığın dışında kalmış.. böyle yerler var Ankara
çevresinde” dedi.
Anadolu’da da var. Kapitalizmin giremediği, parçalayamadığı yerler.
Sosyalleşme, kapitalistleşme politikalarıyla bu içe dönük yarı
kapalı yapılar Türkiye ile, dünya ile bütünleştirilmeli..
İnsanların sadece kendi kendilerine kaldığı, başka görüşlerle
temasa gelip beynini geliştiremediği, başka deneyimler kazanamadığı
yerler, sağcılığın aşırısının kök saldığı bölgeler olarak kalır.
Şüphesiz bu saptama her zaman doğru değildir, kentlerdeki yapıyı
açıklayamayız. AKP’den MHP’y...