İslam İşbirliği Teşkilatı,
Kazakistan’da 1. Bilim
ve Teknoloji Zirvesi düzenlemiş. Bu
zirveyi 100 yıl - 1000 yıl sonra da
düzenleyebilirlerdi; o zamana kadar
kalmayabiliriz ortalıkta,
düşüncesiyle birinin aklına gelmiş olabilir. Acaba biz neden Batı
piyasasının esiriyiz, yoksuluz, üretemiyoruz, satın aldıkça da
yoksullaşıyoruz ve bizi parçalıyorlar diye düşünmüş
olabilirler.
İyi tabii, bu düşüncelerini bu zirvede hayata
döküyorlar, bu konulara emek vermiş biri olarak sevinçten
uçmalıyım!..
Ama oradan bir iş çıkmaz, çünkü hiçbirinde
demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, kadın-erkek eşitliği, basın
özgürlüğü, siyasi ahlak, liyakat, kendi yaratıcı insan kaynaklarına
özgürlüğün ve yaratıcı üretimin önünü açmak gibi bir devlet ve ülke
yapısı yok. Laf ola beri gele... Yine de eğer oradaki zirvede
konuşulanların ve bazı kararların kırıntılarının kendi toplumlarına
ulaşması bile iyidir diyelim!
Cumhurbaşkanı Erdoğan da
zirvede konuşma yapmış. Söyledikleri hoşuma gitti! Allah aşkına şu
konuşmayı yapan bir lider var, daha ne
isteriz:
“İslam medeniyeti, özünde bir ilim ve
irfan medeniyetidir. Müslümanların dünya
siyasetine yön verdikleri dönem aynı
zamanda bilginin, ilmin, yeniliğin
merkezi oldukları dönemdir. Ne zaman ki
Müslümanların hayatında okuma, ilim
tahsil etme, araştırma, sorma, sorgulama
ikinci plana düşmüştür, işte o zaman
gerileme ve çöküş
de başlamıştır.”
Not: Yahu çevresindekiler
bizim yazılarımızdan kopya çekip konuşmasına monte etmişler. Neyse
işe yarıyoruz galiba!
***
“Bugün İslam dünyasındaki nüfusun
yüzde 55’i okuma yazma dahi bilmiyor.
OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime
ayrılan payın ortalaması yüzde 5.2 iken
bu oran İslam dünyasında yüzde 1’i dahi
bulmuyor.”
Not: Sanki bir eğitim uzmanı
konuşuyor ve Türkiye’yi de eleştiriyor.
***
“En başarılı çocuklarımızı, en parlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ve ülkelere kaptırıyoruz.”