İktidar, Türkiye’nin uluslararası medya karnesini tam sıfıra indirdi.
Ahmet Hakan’a saldırı olayı, saldırganların
dozu arttıra arttıra vardıkları noktaydı. Kim bilir belki de bir
milletvekili kılıklı lider kölesinin dediği gibi, tam komaya
sokacak kadar kemik kıracaklardı. A. Hakan bir apartmana sığınmış
da birkaç kemikle kurtulmuş.
Muktedir, medyayı havuzlaya havuzlaya bugüne geldi. En son
bir “patron”u ayaklarının dibinde ağlatarak teslim aldı, bir
milyarder adam nasıl bu duruma düşer bilinmez. Demek serveti böyle
yaptı! Devletten beslenen bir diğer Şems, iktidar, muktedir namına
devraldığı medyayı sıfırlayarak bitirdi. Topluma iftira atan on
paralık araçlara dönüştürdü.
Önce mülksüzleştirme
Muktedir ve adamlarının istekleri şu: Medyayı tehlikesiz hale
getirmek. Doğan Medya’nın o kadar yazarını budattılar ama işte o
kadar! Hürriyet’in de havuzlanarakveya
havuzlanmadan etkisizleştirilmesi gerekir. Mesele budur. Buna
cevaz vermek, yok olmakla eş anlamlı. Organize saldırı yıllardır
sürdü, önce
maliyeninmülksüzleştirme operasyonlarıyla doruk
yaptı. Son bir ayda bu kez tepeden -ortadan- alttan çeşitli
katmanlardan tetikçilerle, ama bu kez fiziki saldırılarla tepelere
tırmandı, A. Hakan’da patladı. Suçlu belli.
Şimdi bakın nerelerdeyiz: “Sınır Tanımayan
Gazeteciler Örgütü”nün açıklamaları, uluslararası ölçeklere
göre Türkiye’de basın özgürlüğünün seyri:
2002’de 99. sırada / 134 (ülke arasında)