Meral Hanım “6’lı masa noter değil” dedi, Fatih Altaylı’nın sorularına verdiği yanıtta. İkincisi “Vefa borcumuz yok CHP’ye, 31 Mart’ta belediye seçimlerinde bu borcu ödedik” dedi. “Seçilebilecek bir aday” istedi. Aslında Meral Hanım’ın tüm bu söylediklerinde 6’lı masada durumu değiştirecek yeni bir şey yok. Meral Hanım oldukça istikrarlı. Hiç yalpalamıyor. Eski tutumu ve sözlerini başka sözlerle yeniliyor.
Ama yeni bir şey yok derken, açıklık var.
Mesela “Noter değiliz” derken peşinen dayatmalara karşı çıkıyor; tüm partilerin, Kılıçdaroğlu dahil, “6’lı masa karar verecek” iradesini tekrarlıyor.
Partiler masada eşittir diyeceksin, ama Kılıçdaroğlu’nun peşinen onaylanmasını isteyeceksin. Şüphesiz ki etik değil. Bazı CHP’lilerin “Seçmezlerse masa dağılır” biçiminde gözdağı vermeleri zaten kökten yanlıştı. İnsanlar ağızlarını tutamıyor. Kılıçdaroğlu’nun İzmir’deki sözleri de tamamen kendi partisine yönelikti. CHP’nin adayı şimdiki koşullarda Kılıçdaroğlu’dur ve. Orada aday tekleşti.
‘SEÇİLEBİLİRLİĞİNİ GÖRELİM’
Meral Hanım herkes aday olabilir, sözleriyle şunu demek
istiyor: Kılıçdaroğlu’nun adaylığını gördük, fakat
seçilebilirliğini görmemiz gerekir. Haklı. Meral Hanım,
Kılıçdaroğlu’nun hızla seçilebilirliğe doğru yükseldiğini de
görüyor. Muhalefette hızla tek adaylığa doğru yükseliyor. Yeni yıla
kadar bu yükselişini daha hızlı tırmandırması için üç ayı var. 6’lı
masa aday belirlemede acele etmeyecek. Biz gazeteciler ne kadar
açıkla açıkla diye bastırsak da bunun faydası yok. Seçmen kimin
yükseldiğini zaten görüyor.
Aday isminin erken konmasını isteyen 1) iktidar (saldırmak için) ve 2) medya (liderlere durmadan bu soru yöneltecekler, yeni laflar ve boş bulunup enteresan sözler ağızlardan alabilmek ve gündem yaratmak için, işi bu medyanın, yoksa aynı şeyleri çiğneyecek millet).
KILIÇDAROĞLU ONAYLANIR
Pazartesi yazımda şunu belirttim, 6’lı masa Kılıçdaroğlu’nu
onaylayacak ve partiler şimdiden iktidarda etkin olabilmeyi
düşünüyor, bu öngörüm geçerliliği koruyor.
6’lı masanın seçilemeyecek birini aday gösterelim diye bir saplantısı yok ki gözlüyorlar ve bekliyorlar. Hepsi, en iyi yönetecek uzlaşılacak adayın Kılıçdaroğlu olduğunun farkında. Hepsi ülkenin ve kendilerinin de tarihi bir dönemeçte olduklarının farkında. Zor bir görevdeler. Bu nedenle beklemede ve gözlemlemedeler.