Bir okurumun attığı mesaj ilginçti, Nur talebelerini kapsayan
internet sitesinde AKP ve RTE’ye karşı savaşmayız,
destekleriz diye yazılanları paylaşıyor ve soruyordu: Artık
tüm cemaatler Cumhurbaşkanı’na
biat etmiş ve onun üst liderliğini kabul
etmiş olabilirler mi?..
Tüm Nurcuları ve diğerlerini bir çatı altında birleştirecek güçte
bir tutkal yapılmamıştır şüphesiz. Bu, cemaatlerin varlık
nedenlerine ve doğalarına da aykırıdır. Parçalanacak ve
ayrılacaklar ki o kadar çok “lider” ve ona bağlı menfaat grupları
ortaya çıksın, yayılsın ve devleti ve toplumu oyup dursunlar.
Ama FETÖ’cülerin devlet içinde örgütlü yapıları dağıtılırken,
devletin, yargıçlardan emniyete, Sağlık Bakanlığı’ndan Savunma
Bakanlığı’na kadar parsel parsel onlarca diğer cemaat, tarikat
tarafından paylaşıldığını anlatan Barış’ların
başarılı kitabı Metastaz’dan çıkartılacak bir
sonuç da bu olabilir diye düşündüm. Yargı ayağıyla iş
bitirmek
Metastaz, tam da Uğur Mumcu’nun çizdiği tarikat -
siyaset - ticaret üçgeninin, bugün çok yaygın ve olgulara dayalı
olarak hayatta - devlette - siyasette ve ticarette nasıl
işlediğinin net fotoğrafını çiziyor bize.
Tabii bu üç ayaklı yapı tarafından devşirilen yargı ayağı da iş
bitirmenin başlı başına tamamlayıcı gücü olarak beliriyor.
1990’larda Cumhuriyet yargısının, cemaatlerin, siyaset ile
ticaretin birbirlerinin defterini dürme aracı olarak böylesine
yaygın kullanılabileceği akla bile gelemezdi.
Bugün en büyük değişiklik, devletin neredeyse tüm güç odaklarınca
parsellenmesi ve yargının ne kadar olduğunu bilmediğimiz bölümünün
etkin olarak siyasetin aracına dönüştürülmesidir.