Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani ülkemizde tüm erkleri,
parayı, kurumları şirketleri, ekonomik hayatı, üniversiteleri,
yargıyı, medyayı artık aklınıza ne gelirse bir tek adama bağlayan
sistem bir yılını doldurdu ve sistem iflas bayrağını çekti. Sarayda
sallanan o bayraktır, iktidar ve ortağı ve yandaşları bunu görmüyor
veya görmezlikten geliyor olabilirler, ama dışarıdan çok net
gözüküyor.
AKP’lilerin bir kısmı bunu çok net görüyor ve iktidarı
kurtarabilmek için değişiklik istiyor, fakat istedikleri,
milletvekilleri açısından bakarsak, hükümet üyeleri üzerinde daha
fazla söz ve nüfuz. Çünkü geldikleri seçim çevrelerinin taleplerine
yanıt verecek bir şeyler yapmak ihtiyacındalar ve üzerlerinde çok
baskı var, seçmeni buna alıştırmışlar..
Şüphesiz il yönetimleri de aynı baskı içindeler.. Fakat onların da
elinin altında büyükşehir belediyeleri kaydıkça tabanla ilişkileri
zayıflıyor.. Bugüne kadar da sahip oldukları ve kontrol ettikleri
ekonomik olanakları esas olarak eşe dosta, parti yandaşlarına,
partinin aynı zamanda para kaynaklarına dağıtma politikaları
nedeniyle halkı unuttular, adeta kendi içlerinde bir ekonomik
dağıtım şirketi gibi bir mekanizmaya dönüştüler.
ANAP için artık ANAP şirketi deyimini kullanıyorduk. Burada da AKP
AŞ’den rahatça bahsedebiliriz. Kene gibi paraya
yapıştılar
AKP demek parasal işler demek. Paraya hâkim olacaksın, parayı
yöneteceksin, para hacmini ve dönüşümünü ve dağıtımını kontrol
edeceksin..
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 30’a yakın şirketini
bırakmıyorlar. Çünkü paranın ahlakla ilgisi yok bunlar için..
Halk tarafından süpürüldüler ama kene gibi paraya -‘kan’a- yapışmış
durumdalar.
Düne kadar halkın bankalardan borçlanmasını sağladılar, kredi kartı
bolluğu içinde borcuna alışveriş yapması olanaklarını yarattılar.
Çünkü dolar dünyada çok ucuz ve boldu ülkeye de akıyordu.
Eh, bunun yanı sıra seçimlerde kömürd...