Türkiye’de AKP iktidarındaki kadar darbe konusu gündeme
gelmemişti. İktidara geldikleri günden beri darbe de darbe. Bu
öncelikle bir oy toplama vesilesi. Ama arka planda da anayasaya ve
yasalara karşı tezgâhlanan hukuksal/sivil darbe ile rejimi
değiştiriyorlar.
Buraya kadar söylediklerim resmin çok genel bir çerçevesi. Ama ben
damardan konuya gireceğim bir yazı ile. Önce güncelden girelim. En
son laf, “Ordudaki Fethullahçı generaller darbe yapar mı?”
oldu!
Tabii bu bağlamda, ABD’nin darbe ile Erdoğan iktidarını tepelemek
istediği yorumu da dolaştırılıyor. Bunlara da çıplak mı çıplak
gireceğim, ama öncelikle darbenin mekaniği üzerine:
Askeri darbenin dış desteği
Darbe ile şüphesiz askeri darbe kastediliyor. AKP/Erdoğan’ın rejime
karşı uygulamalarıyla siyaset pratiğine soktuğu “sivil darbe” de
var.
Ülkemizde, seçilmiş iktidarı silah gücüyle devirmek bağlamında, 3
kesin darbe oldu. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980...
28 Şubat 1997’de de yine askerin siyaset sahnesinde boy göstermesi
ve yarattığı toplumsal baskı sonucu “postmodern darbe” gerçekleşti.
Bu sonuncusu, hukuki süreç içinde Erbakan’ın Demirel’e istifasını
vermesi ile oldu. Arka planda zor vardı.
Desteksiz darbe olmaz
Bu askeri darbelerin temel mekanizması, arkasında uluslararası güç
desteğinin, ABD’nin olması ile çalıştı. Ama bu destek, askerlerin
“en kısa sürede” iktidarı sivillere tesliminin de garantisi
oldu.
Bu “dış destek” olmasaydı, ordu darbe yapabilir miydi? Tartışmalı
olsa da, bana göre yüzde 90 hayır. Mesela, ABD ve Batı, 28 Şubat
1997’de Erbakan hükümetinden ne kadar rahatsız olsa da, postmodern
darbenin bile arkasında durdu denemez.