Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonları
için “Özgür Suriye Ordusu”na (ÖSO) gereksinimi var mı? Bu soruya
verilecek yanıt, siyasi iktidarın ÖSO’ya neden neredeyse TSK’ye
eşdeğer bir statüde davrandığına da açıklık getirir. “Evet, TSK,
ÖSO olmadan bu operasyonu yapamazdı..” yanıtı verilse, Genelkurmay,
subaylar emekli komutanlar ne der, gülmezler mi?
Peki şöyle masum bir yanıt verilse: TSK onları öncü güç olarak
kullanıyor, askerlerimizden daha az kayıp verelim diye.. Nitekim
önceki gün kayıp sayılarına göre TSK’nin kaybı 7, ÖSO’nun ise 13!
Peki, böyle bir yanıtın geçerliliğini kabul eder misiniz? Şüphesiz
ki hayır!..
ÖSO’ya ne söz verildi?
Peki, o halde geriye kalan seçenek,ÖSO savaşa katıldığına göre, ona
önemli bir “bedel” ödeneceğidir. Paradan, maldan mülkten falan
bahsetmiyoruz tabii ki! Vaat edilmiş Suriye toprakları! Bizim
garantimizle! Yani onlar, kendilerine yönetim bölgeleri açılması ve
Şam’dan korunmaları vaadiyle harekâta katılmaktalar. Yoksa niye
ölsünler!
Zaten Cumhurbaşkanı Şam ile doğrudan işbirliğini kesinlikle
reddediyor ve Esad’ı katil vb. olarak niteliyor.
ÖSO varken...
“Teröristlerden temizleme” meşru gerekçesinin ardına baktığınızda,
Türkiye’de tüm yurttaşların harekât hakkında sesli düşünmesini ve
söz söylemesini gerektirecek işaretler görünmektedir.
Bu işaretler Türkiye’yi ağır ve beklenmedik zorlukların içine
sürükleyebilecek yeni ciddi senaryoları doğurmaktadır.
ABD ile ‘paylaşalım’ senaryosu
Mesela, Türkiye ABD ile de anlaşmanın yollarını arıyor. “...