Orhan Bursalı Cumhuriyet Gazetesi

Peki, o yazıya ne diyorum?

Nuray Mert’in “Tam zamanı, eski defterleri açalım” yazısı şanssız bir yazı demeyeceğim, bilinçli yanlış -inançlı- bir yazı. Yazarın tarihe ilişkin...

23 Ocak 2017 | 824 okunma

Nuray Mert’in “Tam zamanı, eski defterleri açalım” yazısı şanssız bir yazı demeyeceğim, bilinçli yanlış -inançlı- bir yazı. Yazarın tarihe ilişkin değerlendirmelerine, geçmişe ve bugüne bakışına uygun. Olabilir. Sonuçta çeşit çeşit akademisyen var. Ne yazık ki geçmişe bakışta üzerinde uzlaşılacak bir akademik metodoloji de ülkemizde asla olamaz. Bunun geçmişi yok. 
Yazıyı okuyunca, sıradan köşe yazıcılarının her zaman yaptıklarını anımsadım: Bugünün yargılama ve değerlendirmelerini, tarihsel dönemlere giderek “uygun yer(ler)e oturtma”! 
Özellikle iktidara yandaş yazarlar bunu, siyasi iktidarı meşrulaştırmak veya siyasi iktidarın politikalarını bir mağduriyet çizgisi içinde mazur göstermek için sürekli yapıyor. Atatürk ve İnönü dönemini yalan yanlış top ateşine tutuyor. Ülke, ucuzluğun bin bir örneğini yaşıyor, ne fikir ne tarih namusu var. Olayları kendi tarihsel bağlamında değerlendirmeyi bilemiyoruz. 
AKP iktidara geldiğinden beri, Fethullah şirketinin egemenliği dönemi dahil, şu veya bu şekilde destekçi olanların hepsi bu rolü oynadı. Kimisi bunu daha sonra yanılma olarak gördü, kimisi ben değişmedim iktidar değişti (yani iktidar beni kullanıp attı), kimi o zaman savunduklarım desteklerim doğruydu, hiç pişman değilim, dedi. 
Ama sonuçta bir bedel ödeyen var: Türkiye, yarım yamalak parlamenter sistem ve demokrasi. Tümüyle bir kişiye teslim edilen ülke. Askıya alınan neredeyse tüm özgürlükler... 
 
Devrimin insanları 
Atatürk ve arkadaşları kurucu ülkenin, devrimin insanlarıdır. Osmanlı’daki toplum düzenini tabii ki temelden değiştireceklerdi. 1839’lardan başlayan, Osmanlı’da filiz veren yeni düzenin, ulus ve vatan oluşturma büyük hareketinin sürdürücüleriydi. 
Atatürk ki “demokrasi denemeleri” yaptı. Tek parti iktidarının yozlaşabileceğini gördü. Ama Osmanlı toplum kültürünün esareti sürüyordu, ekonomik atılımlar yapılmazsa, geleceğin kurulamayacağını gördü... 300-400 yıllık bir çağdaşlık mesafesini kapatmak tabii ki ancak kuşaklarla mümkün... Demokrasi bugün bile eğitilmiş topluluğun harcı. 
Neyi tartışıyoruz? Ulus devletler çağında var olmanın neredeyse mutlak zorunluluklarını mı? Bugünün anlayışını o koşullarda arayıp bulamayınca kıyameti koparmanın ve dönemi adeta lanetlemenin tek bir amacı olabilir: Eeee o dönemde demokrasi, tarikat, hilafet.. falan filan yoksa, Cumhuriyet kurulmuş ne anlamı var! Kurtuluş ve “o adamlar” olmasa da olur! 
Bu görüşte olanlar, dahası, iktidarın önemli bir kanadını oluşturuyor! Dün AKP Erzurum milletvekili türbanlı bayan, anayasa değişimini “yüz yıllık prangadan kurtulma” olarak tanımladı! “Cumhuriyet reklam arasıdır”cılar.. Cumhuriyet dönemini kesip, bugünü Osmanlı’ya yapıştıran Yeni Osmanlıcı kafalar. 
 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
RTE ve Bahçeli’nin projesi: Öcalan DEM lideri, Demirtaş tasfiye 24 Ekim 2024 | 884 Okunma Parayı kontrol eden liderdir. Vasiyeti var mı? 50 yıllık iktidar sevdasının sonu 22 Ekim 2024 | 527 Okunma Ne yapmalı; pasiflikten aktifliğe yol arayışı... 21 Ekim 2024 | 99 Okunma Değersizleşen toplum ve vahşi yaşam savaşı 20 Ekim 2024 | 52 Okunma Milleti nasıl soysak, iktidar-banka el ele 17 Ekim 2024 | 145 Okunma