“Savaşa karşıyız.” Şüphesiz! Fakat savaşa karşı olduğumuzu açıklamak pasif bir tavırdır ve savaşçı güçleri durduracak bir etkisi yoktur veya çok zayıftır.
Bu pasif tavrın karşı seçeneği şudur: Barışı inşa etmek!
Barışı inşa ederseniz savaşı, savaşçı duyguları, hegemonyacılığı dışlarsınız.
Evet, konumuz Rusya’nın bağımsız bir devleti, Ukrayna’yı işgali. Şüphesiz ki bu kabul edilebilir, onaylanabilir değil. Bu savaş durumu, Avrupa’da lidersizliğin de bir sonucudur. Barışın inşa edilememesidir. Ama önce şunları okuyalım:
DÜN, BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİNDİR
Avrupa’da iki dünya savaşı koptu. Rusya 1941-46 arası en büyük
kaybı verdi; 11 milyon erkek, 2.5 milyon kadını kaybetti Hitler
saldırısında.. Bu, Rusya’nın en büyük travmasıdır. Güvenlik
politikaları önemli ölçüde bu travma üzerinde inşa
edildi.
Bir de Rusya’nın tarihi, otoriter yönetimler tarihidir. Çarlık... Lenin-Stalin Komünist Partisi yönetimi... Ve Putin...
Rusya’nın devlet ve yönetim hafızasını bunlar oluşturur. Güçlü bir saray-parti ve lider yönetimi. Şüphesiz hepsinin karakteri dönem farklılığından dolayı sanki ayrı, ama özünde aynı-benzer bir yönetim silsilesi var.
İKİ DÜŞMAN KAMPIN İNŞASI
Birinci Dünya Savaşı da emperyalist paylaşım savaşıydı ve Çarlık
Rusyası bu savaşın ana cephelerinden biriydi.