Cumhurbaşkanı, yıllardır gönlünde yatan ve başlıca siyasi
değişim projesi olan Başkanlık konusunda ilk kez bir umut yoluna
girdi ve ilk aşamayı geçti.
Bu, Cumhurbaşkanı’nın başarısı değildir; rejim değişikliği,
parlamenter sistemin ülkemizden tekmelenerek, yerine ucube bir
başkanlık- reislik sisteminin getirilmesinin yolunu
açan Devlet Bahçeli’nin başarısıdır. Bu ülke
Bahçeli’yi asla unutmayacaktır.
Tabii, RTE de unutmayacaktır ve Bahçeli
ve koltuğunun altındaki MHP’lilere, kimsenin şüphesi olmasın ki
rejim değişikliği gerçekleştiğinde en büyük mükafatları
verilecektir.
Başkanlığa bu kadar karşı mıyım?
Başkanlığı dengeleyecek ve anayasal kuvvetler ayrılığını ve
denetleme mekanizmalarını öngörecek bir sistem, halk da evet derse
kurulabilir. İlk tercihim olmamakla birlikte.
Ama neredeyse bir “mutlak reislik” içeren bu sistemi
kabul eden bir ülkenin önünün parlak olmadığını söylemek
müneccimlik olmaz.
Üstüne üstlük, 15 yıllık ülke
yönetimi “müktesebatı” tamamen tartışmalı olan bir lider
söz konusuysa hele...
15 yıllık ülke yönetimi başarılarla ve ülkeye yaptırdığı büyük
kalıcı ve önemli sıçramalarla dolu olsa Cumhurbaşkanı’nın, bize
yöneltilecek “Daha ne istiyorsunuz, bu adamın
yaptıklarını görmüyor musunuz, bunu hak etmedi mi, çekilin
önünden..” benzeri eleştiriler karşısında durmak zor
olabilirdi. Bu durum karşısında “evet başarılı, ama
konu bu değil, sistem...” gibi gerekçeler ileri sürmemiz,
toz bulutu içinde kaybolup giderdi...
Fakat büyük ve ülkemize epey pahalıya patlayan başarısızlıklarla
dolu bir liderden bahsediyoruz.