Her ciddi
durumda Recep Tayyip
Erdoğan konu üzerinde sus arası verir.
GerçiArınç’ın salvosu karşısında susamamış
ve “o zat..” demişti. Ama arkası geldi
hemen: Suat Kılıç,
Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin,
hükümet içindekiler... Geniş bir
muhalefet var RTE’ye karşı.
RTE, Arınç’ın yanında ummadık bir hızlılıkta birden
kalabalık birikince konuşmadı,
durumun ciddiyetini gördü. Ben de böylesine hızlı bir başkaldırma
beklemiyordum. Geçen perşembe, AKP içinde “..süreçlerin gelişmesine
bağlı olarak, bir muhalif enerji
birikiminin yoğunlaşabileceğine işaret var”
yazmıştım.
Arınç’lar kalabalıklaşınca, RTE bu tür önemli olaylar karşısında
her zamanki gibi kendini geriye çekti, Gül’ü
Saray’a çağırdı. Aslında bu daveti de bir tür “karşı atak”
sayabilirsiniz. 3 saat süren bir görüşme!
Sürpriz, beklenmedik davet
Gül’e yakın dost yazar gazeteci arkadaşlar da bunu teyit ediyor.
Gül’ün Arınç ile görüşmesi de, aslında RTE’nin alevlerin bacayı
sarması karşısında itfaiyeciliğe soyunması anlamına gelir.
Gül’e “isyanı söndürme” görevinden çok; görüşme, olayı
büyütmeme, bir uzlaşma talebini ilettiği söylenebilir!
Neden Gül? Neden ortalıkta “isyanın
elebaşısı” görüntüsü veren Arınç’ı çağırmadı?! Mesela
yıllardır RTE’nin en büyük propaganda şefi
olan Hüseyin Çelik değil?
Ki dünA. Hakan’a verdiği söyleşide, RTE’nin nasıl
tüm kurucuları tasfiye ettiğini, etkin yerlerden uzaklaştırdığını
söylüyordu; “itirazda bulunan kendini dışarıda buldu..”AKP
denince akla gelen 50 kişiden yüzde 98’i yerinde yok,
diyor.