Merhaba diyerek yazı işlerine başlarken bazı saptamalarda
ilerleyelim.
İlki: İktidar, Afrin’e askeri müdahale için yanıp
tutuşuyor. Rusya’yı da zorluyor. Rusya ve Suriye ile bir anlaşma
olmadan bunu yapması mümkün değil.
Bu havanın, seçimlere yönelik çok ciddi bir hesabı
vardır. Aynı zamanda MHP ile ittifakın da gereğidir. Ama
bu noktayı sonra derinleştireceğim.
İkincisi: Rusya sert cevizdir. Suriye’ye
“uçaklarınızı vururuz” açıklaması yaptırıyor. Şam-Moskova,
İdlib’deki köktendincilerden oluşan ve Ankara’nın önemli himayesi
altındaki yönetimi kuşatıyor. Suriye, topraklarını kurtarma yolunda
ilerliyor. Ankara ise bundan rahatsız! Rusya’nın ise İdlib’i bırak,
Afrin’de operasyon yap pazarlığını öne sürdüğüne dair yorumlar
okuyoruz.
Rusya izin verirse...
Rusya izin verirse, Ankara, Afrin’e girer, ABD ve NATO da büyük
olasılıkla bunu yutmak zorunda kalır. Ama dosya, gelecekte bir
hesaplaşma konusu olarak masa üzerinde kalır. Gelecekte hesaplaşma?
Evet. ABD’nin öncelikli hedefi Türkiye değildir. Bunu sonraki
yazımda işleyeceğim. Bu nedenle ABD, PKK-PYD’yi destekleme
politikasından sapmadan, ama Türkiye ile bağları koparmadan adım
adım ilerleyecektir. Afrin’i bile şimdilik göz ardı edebilir.
İktidarlar, stratejik öncelikler değişirse, durum da değişir.
Üçüncüsü: ABD’nin Ortadoğu planlarının ve buradaki
hesaplaşmalarının henüz ortasındayız. ABD’nin hedefi
İran; tüm buradaki yapılaşmasını orta vadeli
olarak kotarıyor. PKK/PYD’yi bu politikanın, bu hedefinin iyi bir
aleti olarak biçimlendirdi. Bölgede, PKK/PYD güçlerinden daha iyi
bir askeri güç bulamaz.