İktidarın başkanlık seçimlerini garantilemek için tamamen
kendine yonttuğu bir seçim yasa tasarısı Meclis’te “şeklen”
görüşülüyor. Bugüne kadar olduğu gibi, muhalefetle asla uzlaşma
aranmıyor. AKP ve MHP’nin “Başkan” olmak ve Meclis’e milletvekili
sokabilmek amacıyla yaptıkları bir “varoluş”
ittifakı... Tek başına, birinin başkanlığı alması, diğerinin de
Meclis’e girmesi olanaksız...
Tüm partileri ilgilendiren temel bir yasadan bahsediyoruz!
Demokrasinin, anayasal tüm sistemin bazen tam bazen yarım ortadan
kalktığı ve tamamen “sandığa” indirgendiği bir ülkede daha ne
olsun, diyeceksiniz.
Tasarıda çok önemli gördüğüm bir “değişikliğe” değineceğim.
Emine Kaplan’ın geçen günkü
haberinde vardı, Meclis komisyonundaki görüşmelerde CHP’li üyeler
sordu, ama asla tatmin edici bir yanıt alınamadı:
Bugüne kadarki seçim kütüklerinde, bir apartmanda kimlerin seçmen
olarak kayıtlı olduğu biliniyordu. Şimdi bunu değiştiriyorlar,
apartmanda oturanlar farklı sandıklara dağıtılıyor, seçim listesine
bakanlar sadece kendi “hane halkı”nı görecek. Apartmanda başka
kimlerin kayıtlı olduğunu bilemeyecek.
Bugüne kadarki seçimlerde “seçmen güvenliği”, “gerçek seçmen
varlığı” açısından önemli bir “kontrol” karinesi ortadan
kaldırılıyor. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre oluşturulan
seçmen kütüklerinin tamamen şaibeli hale geleceği yeni bir durum
söz konusu. Bu sistem şüphesiz tamamen devletin kontrolü altında.
Nüfus müdürlüklerinden TÜİK’e kadar uzanan ve oradan Yüksek Seçim
Kurulu adındaki son seçimlere şaibesi damga vurmuş bir zincir.
Bir ‘el’ kütüklere karışırsa?
Şimdi bir “el”, hangi a...