Dün Seferihisar’da “Bilimsel Eğitim” panel/ forumu yolunda, Tunç Soyer’in “yavaş şehri”ne girerken dağlara vurduk. Doğa Okulu’nu görecektim. Soyer’in ve belediyenin desteğiyle Orhanlı Köyü arazisinde eski bir ilkokulu dönüştürmüşlerdi veTarkan bu okulun hayata geçmesi için de iki konser vermişti... Fakat yanlış yola saptık, Nuri Elveren’le! Tepelerde baraj gölü derken, güzelim orman yollarında dolaşarak kent yoluna indik... Başka sefere!
Ama Seferihisar’ın Hayvan Barınağı önümüze çıktı.
İyi bakımlı, temiz, bölümlere ayrılmış, adeta bir küçük parka dönüştürülmüş ferah bir barınak. Gezinti için ve köpekleri sevmek için halk geliyormuş. İstedikleri köpekleri çıkartıp tasmayla gezdiriyorlar. Gönüllü yardımseverlerin elleri barınakta. Temizlik, besleme, sevip okşama...
Ayrı bir yerde iki de pitbulları var. Dışarı çıkartmıyorlar. Köpekler tel örgülere yaklaşınca hemen harekete geçiyor, kulaklar dik ve kuyruklar sallanıyor.
Soruyorum: İçeride pek de mutlu gözükmüyorlar. Yanıt: Niye olsunlar ki, dışarıda gezip koşmak ve sevilsinler istiyorlar.
10 tane yaşlı ve mesela birinin bir ayağı kesik köpek, bölümler arasında “sokak”ta özgürce dolaşıyor. Birini ismiyle çağırıyor gönüllü anneleri Fevziye Özkan, kalkıyor yattığı yerden ve kuyruğunu sallaya sallaya geliyor, başını sevdiriyor. Hepsi kısırlaştırılmış. Yavrular ayrı bir bölümde oynaşıyor ve hepsi sahip bekliyor. Sahiplenmek, özgürleşmek onlar için.
Belediye Başkanı, Seferihisar’da eski bir konağı sahibiyle birlikte onarmış ve “Anı Evi”ne dönüştürmüş. Seferihisarlılar evlerinde “anı” niteliğindeki eşyaları buraya bağışlıyor. Kömürle çalışan ütüden tutun, İkinci Dünya Savaşı sonrası radyoya kadar. Çok eski bir gelinliği görüyorum. Bülent Habora, çalışma odasını ve kitaplığını bağışlamış, odası ziyarete açık. Güzel bir bahçesi var.
Teos ören yerini geziyoruz, Eğitimbilimci Prof. Nejla Hanım ile birlikte. Teos’un bölge tarihinde çok önemli bir yeri var. Böyle yerlere ilgiyi çekebilmek için görselliğin önemli olduğunu hep savunurum. Şüphesiz, bir arkeolog için kazının önemi, oranın tarihi, özellikleri ve geçmişte saklı kalan sırları ortaya çıkarmak ve bilgi edinmekle sınırlı genellikle.
Ama gezgin ve meraklılar, ören yerinin, en azından bazı önemli merkezlerinin görselleştirilmesini - canlandırılmasını ister. Tiyatrosu düzenlenmeli, en azından tapınak sütunları ayağa kaldırılmalı, eski kent ortalıkta bir taş yığını olarak kalmaktan kurtarılmalı. “Amfitiyatro vb’ye bakarken, gözümün önünde Efes, Bergama,Afrodisiyas.. canlanıyor!
Şüphesiz bunlar zaman alıcı işlerdir.