Aslında Devlet Bahçeli’nin damdan düşer
gibi RTE’nin başkanlık meselesini gündeme
getirmesinde neden açıktı. Bunun “seni
başkan yaptıracağım”dan başka bir anlamı yoktu... Bahçeli’nin
devlet anlayışına uygun bir devlet görevi olarak görülmektedir.
Çözümü “devlette çok başlılık ve kargaşa ortaya çıktı, o zaman
bunu giderelim ve RTE’ye istediği başkanlığı vererek, bu
kargaşadan kurtulalım” olarak görmektedir.
Bu anayasal kargaşayı, anayasayı
askıya almayı, parlamenter sistemi
işlemezhale getirmeyi ödüllendirme
politikasıdır. Bahçeli’nin yaptığı, bir siyasi parti
lideri olarak, hiç de doğal bir davranış değildir. Bu ancak gizli
açık, sonuna kadar ittifak politikasının, dahası, bir bütünleşme
politikasının, inanılmaz bir özveri göstermenin göstergesidir.
Kendinden fedadır.
Yakınındaki Semih Yalçın’ın,
“Meclis’te evet, referandumda hayır diyeceğiz” sözleri
üzerine, Bahçeli, Yalçın’ı yalanladı. Yani Bahçeli RTE’yi başkan
yapmakta kararlı. Olur mu olmaz mı ayrı mesele. Belli ki Semih Bey
farklı düşünüyor. Semih Bey orada kalır mı, ne kadar kalır
bilemeyiz. Durum gayet saydam, açık ve net.
Beklenti ne?
MHP, milliyetçi-İslamcı cephenin bir unsuru oldu genellikle. Bu
cephe şimdi RTE ile“gerçek lideri”ne mi kavuştu?
RTE’yi başkan yaptırırsa, parti olarak bundan yararı şu olabilir
mi: Pek çok devlet kadrosu vb. partililere açılır... Dahası, parti
lideri de başkanın yanında önemli bir post üstlenir...
Kendi partisinin iktidar seçeneği olmasından umutsuzluk mu
veya tek
iktidarseçeneği bu yol olarak mı
görülüyor... Hepsi olabilir. Tabii biz burada birtakım düşünceler
ileri sürüyoruz. Yanıtlarını ise pratik verir, görürüz.
Ama bu kararın olağanüstü, tarihsel ve Türkiye’yi altüst edecek bir
sonucu olacak... Şimdi ona bakalım.