Tamamen devletin resmi kurumundan, (TÜİK)
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri bunu söylüyor: Uluslararası
kurumların tüm ülkelerce kabul edilen göstergelerine göre,
yoksunluk ve şiddetli maddi yoksunluk kategorilerinde yaşayan
milyonlarca insanımız var. Belki de bunlar arasında en önemlisi,
7.5 milyon çocuğumuzun ülkemizde “şiddetli yoksunluk” (dolayısıyla
yoksulluk) içinde yaşıyor olmasıdır.
Üstelik sayıları durmadan artarak!
Bu iktidarın ülkeye en büyük hediyelerinden
biri!
Bu kategorideki çocuklarımızın hayatının önünde
büyük engeller olduğunu hemen çıkarsayabiliriz:
Ailesi yoksul, çevresi yoksul, beslenmesi
yoksul, bunun sonucu beyinsel faaliyet kapasitesi diğerlerine göre
daha az; dar çevrede yaşadığı ve çocukluğunu çok yönlü ilişkiler -
algılamalar - fiziksel temaslar içinde geçiremediği için beyninde
nöronal ilişkiler ağı daha zayıf (konnektum
eksikliği)...
Tüm eşitsizliklerin
anası
İçinde bulunduğu durum, özellikle eğitimde
fırsat eşitsizliğini de anlatıyor zaten.
Sadece eğitimde mi eşitsizlik?
Toplumsal tüm eşitsizlikler, en çok, şiddetli
yoksulluk içindeki çocuk sahibi ailelerde başlıyor.
Bu aileler, hayat standartlarının yükselmesi en
zor aileler. Problemlerin de herhalde en çok çıktığı aile
yapısı...
İş sorunu çok, çocukların okuması
zor...
Bu aile yapısı içindeki çocuklar, genellikle
ileride yinebenzer aile yapılarının de üretildiği kaynaklar
oluyor.
Şüphesiz bu aile yapılarından gerçekten içinde
bulunduğu cendereyi parçalayıp yükselen çocuklar yok mu, var ama
sayılarının - oranlarının dikkate alınamayacak derecede az olduğunu
varsayabiliriz.
Daha pek çok eşitsizlik ve sorun sayabiliriz bu
bağlamda.
26 milyondan
bahsediyoruz
Biraz daha ayrıntıya girelim, çünkü AKP
iktidarı ülkemizde üç beş kuruş iane ile yoksulları kendi çemberi
içinde tutma politikası izlerken, yoksulluğu büyük ölçüde yok
edecek önlemler almamıştır. Fotoğraf net ortada...
Bu konuda ciddi araştırmayı, TÜİK verilerine
dayanarak Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar
Merkezi (BETAM) bilgi notu olarak yayımladı. Herkese Bilim
Teknoloji yazarı, iktisatçı Bayram Ali Eşiyok, dergide henüz
yayımlanmamış yazısıyla, bu konuyu daha geniş çalıştı.
Buna göre Türkiye’de şiddetli maddi yoksunluk
yaşayanların (çocuk ayrımı olmaksızın)
* 2014 yılında oranı yüzde 29.4
iken,
* 2015 yılında yüzde 30.3’e,
* 2016 yılında ise 2.6 puanlık artışla yüzde
32.9’a yükseldi: 26 milyondan fazla. Her 3 kişiden biri şiddetli
maddi yoksunluk yaşıyor...
Yani bu iktidar durmadan yoksulluk üretip
duruyor!
Şiddetli maddi yoksunluğun tarifi
Aşağıda belirtilen 9 kalemden en az 4 tanesini
ekonomik nedenlerle karşılayamayan bireylerin şiddetli maddi
yoksunluk yaşadığı kabul ediliyor:
1. Beklenmedik harcamalar,
2. Evden uzakta bir haftalık tatil (tüm aile
fertleri için),
3. Ödeme zorluğu (konut kredisi, kira,
elektrik, su, doğalgaz vb. faturalar, taksit / borçlar),
4. İki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek
(vejetaryenler için eşdeğer yemek),
5. Evin ısınma ihtiyacı,
6. Çamaşır makinesi,
7. Renkli televizyon,
8. Telefon (sabit veya mobil) ve
9. Otomobil.
Çocuk işgücü
sömürüsü
Eşiyok diyor ki: TÜİK’in “Çocuk İşgücü Anketi”
bulgularına göre 6-17 yaş grubunda yer alan çocukların 8 milyon 396
bini çalışıyor. Çocukların 893 bini ekonomik işlerde (yüzde 5.9’u),
7 milyon 503’ü ise ev işlerinde çalıştırılıyor (yüzde 49.2). Çocuk
işçilerin en fazla kayıt dışı sektörlerde çalıştırıldığı göz önüne
alındığında, aslında kayıt dışı sektörde büyük ve ağır bir çocuk
emek sömürüsü ortada.
Onlar, gelecekte hangi toplumsal sınıfı
üretecekler?
Şüphesiz ki imam hatiplere yönlendirilecek, din
sömürgeni vakıfların ellerinde biçimlendirilecek, ağır sömürü
altında ezilecek...
Tam da iktidarın istediği seçmen kitlesine
zemin hazırlayacak.
Zaten adamları ne demişti: Eğitimli nüfus
iktidarımıza yaramaz, bize karşı oy verir!
***