Orhan Bursalı Cumhuriyet Gazetesi

Su yeşili bir kentten öldürücü kargaşaya

İlk tanımlamam “su yeşili bir kent” oldu. İç denizinden, göllerinden kente baktığınızda, suyun renginin ve sahilin yeşilliklerinin, kent içlerine doğru uzun binalar biçiminde yükseldiğini...

15 Nisan 2018 | 99 okunma

İlk tanımlamam “su yeşili bir kent” oldu. İç denizinden, göllerinden kente baktığınızda, suyun renginin ve sahilin yeşilliklerinin, kent içlerine doğru uzun binalar biçiminde yükseldiğini sanırsınız.
Hayır, bu bir sanı değil, yüksek yapıların cepheleri su yeşili ve adeta cam ağırlıklı, su ile bütünleşmiş bir kent görünümü. İç deniz, rengiyle sanki kentte göğe doğru yükseliyor. Aralarında yer yer açık kahverengimsi pastel renkli binalar, tatlı bir renk uyumu ile çeşitlilik yaratıyor.
“En güzel kent” diye bir tanımlama olabilir mi? Hayır; “en güzel”, öznel bir tanımlama. Kişiye, algılamaya, beklentilere göre değişir. Dünyada birbirinden güzel kentler vardır. Çok güzel kentler var. Bir kışkırtıcı veya çekici yönüyle, diğerlerine önemli fark yaratan kentler var.
Vancouver, pek çok güzelliği kendinde toplamış. Kent içine bakarsanız, trafik yoğunluğu, sıkışması diye bir şey yok. Yaşam rahat, metrosu, troleybüsleri ile her yer 10 - 25 dakikada (havaalanı) ulaşılabilir uzaklıkta. İnsanlar kendine ve başkasına saygılı. Bir koşuşturma yok. Yürümeyi severseniz, her yere ulaşabilirsiniz. Okyanus - kara iç içeliği
Ama kentin özelliği adeta su üzerinde oturuyor olması. Bir yarımada. Ama sadece yarımada değil. Suların aktığı, göllerin sarıp sarmaladığı, adeta nehirlerin oluştuğu güzel bir coğrafya...
Pasifik Okyanusu mu karayı parçalayarak kent içine girmiş, yoksa kentin üzerinde oturduğu kara mı Pasifik’i yararak denize açılmış diye sorarsınız. Pasifik Okyanusu, yarımadanın dışında okyanus, kent içinde ve çevresinde ise kapana kıstırılmış, sanki dışarıya çıkışı olmayan bir iç deniz.
Kentin merkezinden bir uçtan diğer uca boydan boya ulaşan ana caddelerin uzak derinliğine baktığınızda, 2 bin metrelere kadar yükselen karlı ve buzul dağları görürsünüz.
Caddenin sonuna vardığınızda yürüyüp dağlara çıkasınız gelir.
O kadar...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İnsan olma kimliği boğulmaya çalışılıyor! 21 Kasım 2024 | 135 Okunma Harbiye’yi kapatın! Yoksa teğmenler Ata’nın hep silah arkadaşları olacak! 19 Kasım 2024 | 358 Okunma Devlet Bey, bir adım sonrası için planınız ne? 18 Kasım 2024 | 306 Okunma Adalet bakanı ve devekuşu politikası 17 Kasım 2024 | 85 Okunma Bahçeli profil videosu, el yükseltme, şifre çözme 14 Kasım 2024 | 390 Okunma