Suikastçı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, 8 kez Cumhurbaşkanı’nın ülke içi gezilerinde çevik kuvvet polisi olarak görev almış. Eğer gerçekten FETÖ’ye bağlı bir fanatik dinci olsaydı, bu fırsatları değerlendirebilirdi. Çünkü Türkiye’yi dönüştürmede çok sıkı bir işbirliği yaptıktan sonra, görülmemiş bir ölüm kalım savaşına dönüşmüş ve FETÖ’nün kanlı darbe girişimine varmıştı.
Eğer istenseydi, suikastçı, Cumhurbaşkanı’nı koruma faaliyeti içinde bir girişimde bulunabilirdi.
Çünkü dünkü yazımda da belirttiğim gibi, katil, profesyonel bir suikastçı değil, ama kör bir dinci fanatik olarak her şeyi yapabilecek bir karakterde olduğunu kanıtlamıştır. Suikastçının iktidar mensuplarına yönelik bir girişimi hiç düşünmediği görülmektedir. Öyle olsaydı eline geçen çeşitli fırsatları değerlendirirdi. Bu nedenle suikastçının, devletine ve iktidarına bağlı kimliğe sahip, bir fanatik olduğu söylenebilir.
Ecevit’e Çiğli suikastı
Bu noktada akla Ecevit’e yönelik 10 kadar suikast girişimi ve ihbarı arasında en önemlisi olan Çiğli suikastı geliyor. 1977 seçimlerine yönelik çalışmalar için 29 Mayıs’ta İzmir’e giden Ecevit’e havaalanında bir polis özel bir suikast silahıyla ateş açmış, ama kurşun Mehmet İsvan’a saplanmıştı. Bu Amerikan malı silahtan üç tane bulunduğu ve Özel Harp Dairesi (Kontr-Gerilla, Türk Gladyosu) hesabında olduğu belirtilmişti. Ecevit, NATO’nun çok önemli savaş ve kanat ülkesi için tehlikeli görülüyordu ve bertaraf edilmek isteniyordu.
Şimdi suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş’ın mutlaka FETÖ’cü olduğuna ilişkin zorlama bir algı operasyonu içindeyiz gibi. İktidarın adamları başından beri buna inandırmaya çalışıyor. Ama benim için henüz inandırıcı kanıtlar sunmaktan uzaklar.