Her şeyi bir yana bırakın, Demirel’i yoğun
eleştiren bir tanıdıktan sabah erkenden gelen şu mesaj, Demirel’in
eğrisi doğrusu ile bizlerden biri olduğunu anlatır: “Demirelbir
Cumhuriyet çocuğuydu”. Geçen yıl “Süleyman
Demirel Demokrasi ve
Kalkınma Müzesi”nin açılışında,
doğduğu köy İslamköy’deki törende yaptığı konuşmada özetle şöyle
diyecekti:
“Bu köyde doğdum, Cumhuriyetin faziletinden yararlandım,
ilkokulu, ortaokulu, liseyi burada bitirdim, Cumhuriyet
olmasaydı okuyamazdım, devlet olmasaydıokuyamazdım. Mühendis
çıkmamı devlet sağladı, bu devlete, ülkeye borcumu
ödemeliydim, borcumuzu ödedik...” Kişilerin aynı
zamanda “ulus-cumhuriyet”açısından da değerlendirmesi
var.
Günümüzde, Cumhuriyet bir reklam arasıydı diyen,
Cumhuriyet döneminiAtatürk’ten itibaren kesip
atarak ülkeyi Osmanlı’nın satılmış ve çökmüş dönemine
yapıştıranları gördükçe, “Atatürk Cumhuriyetinin bir
ürünüyüm” diyen bir Demirel, bize ne kadar sevimli, gerçekçi,
doğru geliyor!
Geçen yıl şöyle diyordu hâlâ: “Büyük Gazi Mustafa Kemal’i
rahmetle, şükranla anıyorum, onu her gün ansak azdır, her
şeyi ona borçluyuz. Gazi M. Kemal’i unuttuğumuz zaman her
şeyi kaybederiz, o bizim her şeyimizdir. Şükran, minnet
borcumuz var, ödemeye devam edeceğiz. 50 yıl bu borcun
peşinden gittik..”