Ne demiştik dün? “Hedeflerin, sahip
olduğun kuvvetlerle orantılı olmalıdır.” Bir yemekte
sohbet ettiğimiz emekli Orgeneral, dünkü yazımda belirttiğim bu
ilkeyi anımsattıktan sonra şunu eklemişti: “Sınırlı gücünüzle
sınırsız işler yapamazsınız.”
Sonra bir ilkeyi daha vurguladı: “Reel politikada
ideoloji yoktur.” Bu ilkenin de günümüzün en büyük dış
politika stratejistlerinden biri olarak
nitelendirdiğiKissinger’e ait olduğunu belirtti.
İdeoloji, politikalarınıza egemen olursa, sizi reel politikadan
uzaklaştırır, başka mecralara kaydırır ve yenilirsiniz...
Hayır, Mars’tan bahsetmiyoruz, konumuz Türkiye, iktidar ve yanlış
politikalarla ülkeyi sürüklediği iç ve dış bataklık.
Reel politikada mezhepçilik olmaz
Bu siyasi ve askeri ilkelerden zerresine sahip değil bu iktidar.
Gücüyle orantılı hedefler koymuyor, bu nedenle hedeflerini
gerçekleştirme kapasitesine sahip değil. Sınırlı gücüyle sınırsız
işler yapmaya kalkışıyor ve bunların hiçbir şeyini başaramıyor. Ve
politikasında mezhep var, din var, din savaşları var, var oğlu var.
İran’ı Şii diye iteliyor, Şiiliğine karşı Sünniliği çıkartıyor,
böylece bir düşman ve savaş hattı daha ortaya çıkartıyor.
Emekli Orgeneral, analitik bir
durum analizi yapıyor: “1) Ana meselemiz ve
menfaatımız devletin, milletin bütünlüğünü korumak. 2)
Suriye’de yönetilebilen bir fotoğraf olması. 3) Mülteci
meselesinin milli bir meseleye dönüşmesi (Mülteci
sorununun ülke üzerindeki ağır etkisini daha
sonra hissedeceğiz.)”
Suriye tek parça korunmalı