Laikliğin ne zaman yok edilmesi, batırılması,mezara gömülmesi
gerektiğine de.. ne zaman, “yangında ilk kurtarılacak mal” ve
“savunulacak dönem” olduğuna da karar verdim...
Oral Çalışlar gibilerin “Laikçiler” biçimindeki “aşağılayıcı
kavramı” ile laikliği savunanlara saldırdım mı anımsamıyorum. Ama
laikliği, “ceberrut laiklik anlayışı” olarak niteledim ve
“başörtüsü” takabilme özgürlüğü derekesine indirgedim.
“Başörtüsü” gibi masum bir isim kullanarak aslında önemli bir olayı
kamufle ettim. Kadınların kızların erkeklerce gerektiğinde
tokat-sopa ile türbanlanması önemli değildi. Başlarını baskıyla mı,
şiddetle mi, aile ve çevresinin zoruyla mı, erkek egemen dini
toplumun geleneksel dayatmasıyla mı bağladığıyla hiç ilgilenmedim.
Siyasal İslamın, hele tüm İslam ülkelerinde, erkek iktidar aracı -
kadınlar üzerinde tahakküm zinciri olduğu üzerinde durmadım.