Suruç’taki büyük alçakça
katliam, şimdiki koalisyon-erken seçim durum analizinin sonuç
kısmını öne çekti..
Öncelikle IŞİD’in Suriye’deki kanlı macerasını ülkemize taşıması
üzerine birkaç noktaya değinmek zorundayız: Bu bilinemiyor muydu?
Mümkün değil. Çünkü iktidarın IŞİD’le dansı
başladığı andan itibaren, muhalif medyanın yorum
köşeleri ikaz yazılarıyla dolup taşmaya başladı...
Gazeteler IŞİD’in ülkemizdeki faaliyetleriyle dolup taştı, büro
açtılar, pankart astılar, para topladılar, hatta ormanda gösteriler
bile yaptılar, adam ve insan devşirdiler, yüzlerce genç ve ailesi
perişan oldu Suriye’de... Gazeteler oğullarını IŞİD’e kaptıran
ailelerin dramlarıyla doldu taştı.
MİT TIR’ları yakalandı, silah yüklü, hepsi
Suriye’de Esad’a karşı savaşan IŞİD ve
benzeri köktendinci örgütlere gidiyordu.
İktidar hemen her olayda yakalandıkça sustu, inkâr etti.
Kaç canlı bomba dolaşıyor
Ama bu politikalarının dipsiz
kuyu olduğunu anladığında çok geç
kalmıştı RTE veDavutoğlu ikilisi.
Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, uluslararası kamuoyu IŞİD’e karşı daha
etkin önlemlere yönelmiş, kafa koparan örgütün geleceği
kararmıştı.
İktidar, oynadığı atın tökezlediğini görünce, sessiz sedasız
politikasını değiştirmeye yöneldi. IŞİD’cilerden bir kısmını
tutukladı.
Örgütün ülkede yeraltı örgütlenmesini bilen yok.
Kaç canlı bombası var, bilen yok.
Katliamlar yapma potansiyelini bilen yok.
Biliyorsanız açıklayın, öncelikle can güvenliğini sağlamakla
yükümlü olduğunuz bu millete bilgi verin, hesap verin, açıklama
yapın, koruma önlemlerini alın, bu belayı uzaklaştırmak için ne
yapabiliyorsanız..
Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırın...