Bir süredir aklımdaydı, dostlarla dün yaptığımız bir kahvaltı sohbetinde, konuyu ortaya attım: Milletin bir bölümünde önemli bir kaynak birikimi var. Bu kaynaklar serseri mayın gibi, sadece en çok gelir getirecek alanlar arıyor. Ülkeyi büyütecek yeni iş alanları yaratacak hem kendine hem ülkeye kazandıracak alanlar bulamadığı için, spekülatif özellik taşıyor. Ülkenin temel sorunu budur...
Bir fikir birliği oluştu hemen.
Daha kriz derinleşmeden, ülke ekonomisine, yöneticilerine güveni olmayanlar paralarını dolara tahvil etmeye başlamışlardı. Her zaman tasarruf sahiplerinin önemli bir dolar birikimi var bankalarda. Şu anki, özel ve şirketlerin toplam döviz mevduatı 240 milyar dolar.
Bu büyük para! Düşünün, iktidar Katar’dan, BAE’den gelecek birkaç milyar dolarlık borç için kiraladığı onlarca limanı 49 yıllığına uzatıyor!
Tabii, 240 milyar dolara, yine güven sıfır olduğu için ülke dışındaki bankalarda tutulan milyarlarca doların miktarını bilmiyoruz. Buna bir de evlerde ve kasalarda tutulan ve hiç bilmediğimiz milyarlarca doları da ekleyin.
EMLAK EMLAK EMLAK
Kur korumalı mevduat hesabı, bu paraların bir kısmı için önemli bir kaynak oldu. Son üç ay dolar neredeyse sabitlenince enflasyon karşısında zarar ettiler, ama temel sorun duruyor: Trilyonlar sağlam güvence arıyor, kur korumalı mevduatı bir kenara bırakalım, emlaka yatırım en büyük getiri kaynağı oldu. Büyük bir spekülatif alan yaratıldı. Zaten emlak yatırımı normal zamanlarda bile her zaman yüksek değer artışı vaat ettiği için, parası olanların olmayanların, Türkiye halkının genlerine kazılıdır.
Kim kazıdı? Tabii ki ekonomi ve ülke yöneticileri!
Sohbette bir dostum, “Bu kaynakların düzgün ekonomik alanlara yöneltilmesi istenmiyor” dedi. Nedenini sorunca yanıtı ilginçti: Bu kaynaklar iş dünyasına, büyük şirketlere veya iktidar destekçisi şirketlere servet transferi için kullanılıyor da ondan!
Kısmen doğru. Enflasyon üzerinde gelir elde edemeyen tüm kaynaklar, bankalara ve onların ve Hazine’nin iktidarın politikaları aracılığıyla şirketlere aktarılan servet transferinin konusudur.
PARAN BANA AİT!
Senin paralarında gözüm var, onları sözde hukuki ve yasal yöntemlerle cebinden çekip başkalarına aktaracağım!
Bugün yaşanan budur. Düne kadar (ve iktidara yakın çevreler için bugün de) dört yıldır devlet bankalarından verilen ucuz krediler çoğunluk olarak üretime değil spekülatif alanlara, dövizlere veya özel hesaplara aktarılmıştır.
Parası olan kendi parasını hiç kullanmadı, banka kredilerine hücum etti. Çünkü büyük kazançları gördü. Ticaretle de uğraşan arkadaşım bu sürecin 2016’da iktidarın bankaların verecekleri kredilerin büyük kısmına kefil olmasıyla başladığını söylüyor.. İktidar onlara büyük kazanç kapılarını bilerek ve isteyerek açtı.