Adam öldürmenin de kitlesel katliamların da... Bu alabildiğine özgürlük suça yöneldiğinde şüphesiz cezası da ağır. İdamlar bu nedenle var orada. Suikast girişimi ABD’de siyasi gerilimin ve krizin ve derin bölünmenin yaşandığı, özellikle demokrat ve liberal kesimde “Amerikan demokrasisi” konusunda yaşayacak mı tartışmalarının derinliğinde gerçekleşti.
“Demokrasi”nin en büyük tehdidi tabii ki Trump’ın düşünceleri ve yalanlarıydı, sistemi kökten değiştireceği konusunda kimsenin neredeyse şüphe duyulmamasındaydı.
30 küsur suçtan hüküm giymesine rağmen arkasındaki Cumhuriyetçi seçmenin ve partinin desteğini artırmasındaydı. Trump bir katil bile olsa, başkan seçilmesine neredeyse bir engel olmayacaktı.
SİYASİ AHLAKİ KRİZ VE ÇÖKÜŞ
Bu şüphesiz büyük bir siyasi ahlaki kriz ve çöküş demekti.
Olay, yani ahlaki çöküş, azınlık siyasi gruplarda değil, siyasetin tam merkezinde, en tepesinde gerçekleşiyordu.
“Özgürlükler ülkesi” demek ki “siyasi ahlaki çöküşü” de kapsıyordu.
Suikast girişiminden önce de bu çöküş başlamıştı.
Özellikle Biden için herkesin “Bu bunak mı ülkeyi yönetecek?” demeye başladığı TV tartışması sonrası, Biden’in adaylığını asla geri çekmeye yanaşmaması da ahlaki çöküşün bir parçasıdır. Biden için önemli olan kaybetse bile kendi adaylığı idi. Partisinden çıkan cılız seslere bakıyor ve kendisini görevden alamayacaklarını düşünüyordu. Parti içindeki bir oligarşik yapı buna cesaret edemiyordu.