Cumhurbaşkanı’nın Suriye’deki harekât için “yakında
fethedeceğiz” sözleriyle neyi kastettiğini sonraya bırakalım.
Sadece, iki haftadır belirttiğim, “Suriye’nin bölünmesi” üzerine
kuşkularımı doğrulayacak gelişmeler yaşayacağız sanki diyeyim
şimdilik.. Ve yazıma bu kez “yerli ve milli” söylemindeki büyük
tutarsızlıklarla devam edeyim...
Sıradan bir habere bakın: “Türkiye (TCDD), 10 adet yüksek hızlı
tren siparişi verdi, tutarı 340 milyon Avro..” Nereden alacağı
önemli değil. Söyleyeyim, Kore’den, İspanya’dan, Almanya’dan...
Türkiye’de kentlerde metro sistemlerinin, ağlarının hızla
gelişeceği (doğru) bir politika olarak ortaya çıkınca, yazıp
çizdik:
“Binlerce vagon, çekici satın alınacak, hepsi yüksek teknolojiyle
donatılı olacak.. hele yüksek hızlı trenlere sıra gelince... Ve
bütün bunlara milyarlarca, on milyarlarca dolar ödenecek..
İktidarın ilk yapması gereken iş, bu alanda yetişkin tüm
yetenekleri, güçleri bir araya getirmek ve ülkemizde bu üretim
faaliyetini hızla hayata geçirmek... Yok mu bunlar? Var.”
Türkiye’de vagon sanayii çok eski. Tıpkı uçak sanayimizin
İspanya’dan bile çok eski olduğu gibi. Fakat uçağı 1950’de tatil
ettik. Vagon sanayii kör topal, en alt düzeyde etkinliklerle sürdü.
Bugün TÜVASAŞ adıyla vagon üretimi vb. yapıyor ve
teslim ediyor. Hatta Bulgaristan’a, Pakistan’a vagon ihraç bile
ediyorlar. Sağ olsunlar. İktidar öncesi milli şirketimiz! Hani
bunlardan önce çivi çakılmamıştı ya ülkemize! Yetiş
İspanya, Güney Kore!
Fakat çağdaş yüksek teknolojinin çok çok gerisinde kaldıkları için,
örneğin Güney Kore vb. gibi yüksek teknolojiye egemen ülke
şirketleriyle işbi...