İyi niyetle yaklaşalım şu Varlık Fonu’na hele: İçine atılan şirketler değer üretemiyorlardı... Üstüne üstlük borç üretiyorlardı... İktidar içlerine yığınla adam yığmıştı, maaş alıp iş yapmıyorlardı, zaten yapacak iş de yoktu... Onları demir disiplinli, yüksek yetenekli bir ortak yönetimin elinde birer dünya şirketine dönüştürmek, büyük katma değer oluşturmak, Türk’ün yüksek ekonomik ve finans gücünü de dünyaya göstermek ve oluk oluk akacak paralarla dar boğazlardan çıkmak neden kötü olsundu!
Arsalar da boş boş orada koyun otlatıyorlardı... Denizi de seyredemiyorlardı, çünkü gözleri yoktu...
Bu senaryoya inandınız mı?
Kulağıma fısıldayıp duruyorsunuz: Dün yazan sen değil miydin, 60 milyar dolara satıp savmadılar mı milletin malını mülkünü! Bugüne kadar neye ne kattılar?
Durun, bizi suçlamıyorlar mı: hep kötü niyet hep kötü niyet!
Eviriyorum çeviriyorum ve iyimser yaklaşmaya çalışıyorum, şu Varlık Fonu hikâyesinden, ülkenin zenginliğine zenginlik katacak bir ipucu bulamıyorum. Bir yardım lütfen!
İşte teminatım Fon!
Varlık Fonu dünyada zengin, bütçesi fazla veren ülkelerin, varlıkları katlamak ve böylece dar zamanlarda “altınlarına” güvenmek amacıyla kullandıkları bir araç.
Bizde ise, ekonomiye neredeyse sıfırı tükettirmiş bir iktidar bu araca başvuruyor.
Bakıyorsun, içine attıkları genellikle de sorunları olan şirketler. Evet kazandıran da var.
Bu şirketlerden bazılarını yasal olarak satamazlar.
Ama hepsi anlamlı, ismi cismi olan gözde şirketler!
Şimdilik ilk aşamada yapacakları iş, ekonomistlerin de işaret ettikleri gibi, dışarıdan alacakları- alınan borçlara karşı Varlık Fonu’nu teminat olarak göstermek.
Yani borç verin, işte size teminat!
Böyle bir borç-teminat denklemi şu demek: para veriyorum - teminatımı alıyorum.
Borcumu alamazsam teminatımı alırım
Yani Fon’daki şirketlerin tümü, borca karşılık satılmaya hazır demektir.
Türkiye önemli varlıklarını satışa çıkardı demektir bu.
Bazıları satılma aşamasına gelince, eh o zaman da milli servetine millet sahip çıkmalı kampanyası açarlar ve milletin nakitleriyle dış borçlarını ödeme yoluna giderler!
Bu Varlık Fonu değil, Ülkenin Varlıklarını Tüketme Fonu!
Osmanlı, borçlarını ödeyemeyince Düyunu Umumiye (Genel Borçlar) kurulmuştu.
Şimdi bunu, bir anlamda peşinen kurmuş oluyoruz.
İkidarın “varlıkları daha etkin yönetim” için bu kararı aldıklarını açıklamasının hiçbir anlamı yok, çünkü bu şirketlerin hepsi ikitdarın denetimi altında bulunuyordu.
Tepelerine yeni ortak bir yönetim atanmakla mı etkinleşecekler!
İktidar, dışarıdan “terörist” milyar dolarlar akmadığı için vaat ettiği yatırımları yapamıyor. Yeni yatırımlar için de kaynak yok.
Değer yok, tüketim var
Sanayi sektörünü yıldan yıla gerilettiği, GSMH içindeki payını yüzde 23’lerden 15’e düşürdüğü için, gelir getirici büyük ekonomik değerler yaratamıyor.
Tüketimi kamçılayarak ekonomik canlılık yaratmaktan başka bildikleri bir şey yok.
Ekonomi 57 milyar liralık vergisini ödeyemiyor. Taksitlendirme habire gündemde!
Eeee, neyle zenginlik havası basacak? Varlık Fonu ile!
Peki, sonra?