Rus uçağının vurulması siyasi bakımdan çok ilginç tartışmalara
neden olabilecek boyutlar taşıyor. Hükümetin bu kararı,
Türkiye-Rusya, Putin-RTE arasındaki ilişkileri, ekonomik boyutları,
siyasi sonuçları, Rusların muhtemel karşılıklarını ve Rusya’nın
Suriye’de Türkiye’ye karşı politikalarını analiz etmeden, karar
sonrası olabilecekleri görmeden aldığını iddia etmek zordur. İşin
içinde Genelkurmay da var. Bu kurum, silahın karışacağı olaylarda,
hükümete sadece askeri değil, siyasi kurmaylık da yapmakla
yükümlüdür.
Yoksa üç kişi baş başa verip vuralım mı dedi? Evet öyle
oldu deseler inanmam! Varsayımımızı, bütün bunlar dikkate
alındı ve uçak vuruldu üzerine kurmak zorundayız. Yoksa çadır
devleti deyimine gideriz...
Bu arada Obama Paris’te baş başa
görüştüğü Putin’e, düşürülen uçakları için üzüntülerini iletti. Bu
durum, büyük olasılıkla, uçağın düşürülmesinde ABD’nin onayı olduğu
biçimindeki düşük olasılıklı varsayımları bir kenara itiyor. Bu,
Ankara’nın kararıdır.
Bunun bir nedeni de ABD’nin, Rusya’nın IŞİD ve diğerlerine yönelik
operasyonları bazen açık bazen zımni olarak desteklemesidir.
Aşağıda bir madde olarak ele alacağım: ABD, Rusya’nın
operasyonlarından şikâyetçi değil.
Niçin vur emri kararlaştırıldı?
1) Suriye politikasının tam çökme tehlikesi:
Cumhurbaşkanı’nın, Türkmendağı ve bölgeye yakın sınırlarımız için
söyledikleri doğru, o bölgede IŞİD falan yok (geçişleri bir kenara
bırakalım). Bölgeyi bilen gazeteci arkadaşlar da bu konuda
hemfikir. Ama Türkmendağı çevresinde Fetih Ordusu gibi, ABD’nin de
terörist listesinde El Nusra gibi köktendinci ve başka örgütler
var. Kafkasya vb’den ve Türkiye’den gidenler var.
Ankara bunların arkasında; destekçi, her türlü yardımı yapıyor
görülüyor. Zaten iktidarın açıklamalarından da bu net.