Herkes sanıyordu ki, İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyayı egemenliği altına alan soğuk savaşın nedeni, kapitalizm (özgür dünya!) ile komünizm (esir dünya!) arasındaki büyük çekişmedir. Dehşet dengesi deyimi, o uzun dönemin askeri-siyasi stratejik durumunu anlatır. Nükleer silahlara dayalı bir dengedir. Bu dengenin her iki taraf için de caydırıcılık etkisi yaptığı dile getirilirdi, çünkü bir üçüncü dünya savaşında, nükleer silahların vuramayacağı ülke yoktu. “İki Kutuplu Dünya” (iki blok) sözü de Sovyetler Birliği - ABD odaklarını anlatırdı. Ya oradansın ya buradan... Ve her iki kutup da birbirlerinin etki alanlarından “coğrafyalar - ülkeler koparmak” ve/veya “kendi blokundan coğrafya veya ülke kaptırmamak” üzerine kurulu bir siyasi-askeri strateji izlerdi. Vietnam savaşları, Çekoslovakya işgalleri, Kuzey-Güney Kore savaşları, Doğu Avrupa - Batı Avrupa azılı çekişmesi vb. hep bunların sonucuydu.
***
Bir kutup çöktü, ama değişen bir şey yok
Sonra bir kutup, Sovyetler Birliği kendi içine çöktü. Eteği - etkisi altındaki ülkeler “özgürlüklerine” kavuştu. Dahası, kimisi NATO’ya kimisi AB’ye girdi. İki kutuplu dünyadan tek kutuplu (Batı) dünyanın yönetimine geçildi dünyada bir süre. Mesele kapitalizm - sosyalizm çekişmesi hiç de değilmiş. Bu kez kapitalistleşen Rusya Federasyonu da bir kutup olarak yeniden doğruldu. İki kapitalist yine karşı karşıya, kaldıkları yerden devam ediyorlar. (Ukrayna, Turuncu Devrimler!) Batı dedi ki bu kez, Rusya otoriter, demokrasi değil, bu nedenle de kötü, etkisi kırılmalı! Mesele sosyalizm, komünizm (tabii bu bir faktördü) değil, ekonomik etki alanları savaşıydı. Demokrasi de bir silah! Bir gelişme daha oldu: Çin, Komünist Partisi’nin yönetiminde kapitalist araç ve gereçleri kullanarak başka bir kutup oldu. Parası, teknolojisi olan ve arkadan gelerek yükselen bir gücün tüm avantajlarını kullanan... Vahşi değil, yumuşak.
***