“Nitelikli insan kaynağı yetiştirmek” görüşünden hareket
edilerek, Cumhurbaşkanı’nın “yardımcı
doçentliği kaldıracağız” açıklamasıyla (çünkü
doçentin yardımcısı sanılıyormuş), hazırlanan yeni yasa tasarısı
Meclis’te.
Üniversitelerin tek molekülünün bile özerk olmadığı, üniversite
paydaşlarının da herhangi birinin söz söyleme hakkı bulunmadığı
için, işin içinde yoklar! ‘Bilimi ülkem
için...’
Cumhurbaşkanı her şeyi en iyi bilemez. Acaba Cumhurbaşkanı’nı
kimler şimdi Meclis’te olan tasarıdaki fikirlerin ülkemiz ve
akademik hayat için iyi olacağına inandırdı?
Ekranda veya bir gazetede fotoğrafını gördüğüm, doçentliğe 20
yıldır yükselememiş “Yardımcı Doçent” unvanlı biri konuşuyor,
“neden yabancı dil bilmek zorundayız ki, biz ülkemiz için
çalışacağız, yabancılar için değil...” Buna benzer şeyler
söyleyenler mi?
Bilimsel araştırmaların yüzde 99’una imza atanlar yabancı.
Amerikalılar, Çinliler, Ruslar, Almanlar vb.
Bir akademik unvanı olan biri, kendi uğraş alanında hangi yeni
araştırmaların yapıldığını öğrenmeden, o alanda yayımlanan
makaleleri okumadan, “akademisyen” olabilir mi? Ancak sokaktaki
insan gibi, mesleğine, konusuna yabancı biri olarak yaşar. O
insanın akademik bir unvan taşıması bile gereksizdir.
Kimse de böyle bir kişiye danışma gereğini duymaz,
danışırsa, “kuzey kutupta havalar kötü, kar var ve soğuk” bilgisini
alır! İklim değişikliğinin kutuplar üzerindeki etkisini bile
bilmez.
Bu amaçla her gün yayımlanmakta olan onlarca, yılda yüzlerce
makaleyi okuması, konusunu izlemesi gerekir. Aziz
Sancar, kendi alanındaki araştırmaları izl...