Murat Sabuncu ve Ahmet Şık, epey uzun süren bir yolculuktan sonra eve dönüşleriniz şüphesiz ki sevindirici. Akın Atalay da 16’sında çıkagelir. Ama ülkenin demokrasi, adalet, yargı, medya özgürlüğü, insan hak ve özgürlükleri üzerindeki iktidarın keyfi uygulamalarının, OHAL’in kâbusu şüphesiz ki temel sorunumuz.
Bir hukukçu bozuntusu kendisine Türkiye’nin demokrasi, hukuk, basın özgürlüğü gibi evrensel konularda dünyada kaçıncı olduğu hatırlatıldığında, utanmadan, “Türkiye’nin böyle keyfi sıralamalara karnı tok, hiç umurumuzda değil, Türkiye’de demokrasi, insan hakları gelişerek devam ediyor, yabancılara bakarak kendimizi yargılamayız...” gibi, gerçekten ucube yanıtlar verebiliyor ve yapılan her türlü baskının arkasına geçerek “demokrasi gelişiyor” diyebiliyor.
Artık bunları ekranlardan söyleyenlerin, yarın bizzat iktidar tarafından, görevi bitmiştir denilerek çöplüğe atılacağının farkında değil mi? Sanki bu araştırma endeksleri, Türkiye’yi keyfi şekilde değerlendiriyor, alıp en kötü sıralara koyuyor.
Hukuktan başlayalım
Önce tabii ki hukuk alanından başlayalım, bu yıl açıklandı: Dünya Adalet Projesi’nin (The World Justice Project - WJP) düzenli yayımladığı Dünya Hukukun Üstünlüğü endeksinde Türkiye 113 ülke arasında 101. sıraya geriledi. Bu endeksin hazırlanışı, 110 bin hanenin incelenmesine ve 3000’den fazla uzmanın somut kriterlere göre yaptığı değerlendirmelere dayanıyor. Ana kriteri de, ülkede iktidar ve yargı güçlerinin yasa kriterlerine uygun davranıp davranmadığı.
Endeks, ülkelerdeki hukukun üstünlüğünü sekiz madde üzerinde ölçer: Hükümet Güçlerinin Sınırlamaları ve Baskısı, Yolsuzlukların Olmaması, Hükümetin Açıklığı, Tem...