Bu yazıyı, “3 çocuk yetmeeeez, en az 5 çocuk” korosu eşliğinde
düşünüp okuyun lütfen. Cumhuriyet’te yayımlanan haberi okuyunca bir
süre önce gündemi oluşturan “kaçırılan çocuk haberleri”nin peşine
takılan Türkiye’deki sıradan ve yüzeysel gündem akla geldi. Kimse
“kapısının önünde” bir çocuğun nasıl kaçırıldığını sorgulamadı.
Yani, “ulan ana - baba doğurdun sokağa saldın, küçük çocuğunu
gözden nasıl kaçırırsın, küçük çocuk sokağa tek başına salınır mı”
diye sormadı.
Ayrıca “yahu bu da bir şey mi, 1 değil, 2 değil, 3 değil, 12 bin
çocuk kayboluyor ülkede yılda” diyen olmadı. Son 10
yılda kayıp çocuk sayısı ise toplam
116.94. Ama bu sayı vakayi adiyeden. Büyük olasılıkla ana
babanın “eşeği saldım çağıra, otlaya karnı doyura” anlayışına uygun
bir davranış içinde olan köy kökenliliğin umursamazlığı ve
alışkanlığı söz konusu.
Ülkenin ve siyasetin başı için önemli olan 5 çocuk.
Ama bu 5 çocuktan kim öle, kim kala. Kimlere yem ola, kurda kuşa
kaptırıla... Okur mu, tarlada mı çalışır, biraz büyüyünce madende
mi kaybolur gider, inşaattan mı düşer, çocuk mafyasına mı
kaptırılır, tinere mi kaptırır kendini, bonzaiye alıştırılıp kafayı
mı yer...
Zerresi kimin umurunda.
Niceliği önemli kılan bir iktidar için sayı önemli tabii.
Niteliksiz, işsiz güçsüz kalabalıklar bu tür iktidarlara hep
gereklidir. Liderlere de...
Onlar ucuz emek sömürü için gerekli.. kışkırtmak için gerekli..
sandık için gerekli... kandırılmak için gerekli..
Yeter ki doğur, gerisini boş ver sen.
Bak tüm ülke mesela küçük Ayşe için ayağa kalkıyor, bu şan şöhret
sana yeter! 116 bin çocuk, yarısı kız
CHP’li Gamze Akkuş İlgezdi, TÜİK verilerine
dayanarak hakkında resmi kayıp müracaatı yapılan ve güvenlik
birimleri ve vatandaş tarafından b...