Bugün sizlerle Özlem Kayım Yıldız’ın yoksulluk ve sağlıksızlığın kuşaklar boyunca derinleşerek aktarıldığını, yoksulluk-hastalık tuzağının kendiliğinden ortadan kalkmasının mümkün olmadığını anlattığı, bilimsel yazısını sunuyorum.
***
Yoksulluk ile sağlık arasındaki ilişki iki yönlüdür: Olumsuz sosyoekonomik, kültürel ve çevresel koşullar riskli sağlık davranışları, bulaşıcı olan ve olmayan akut - kronik hastalıklar ve erken ölümle ilişkilidir. Öte yandan hastalıklar daha fazla sağlık harcamalarına, engelliliğe, işgücü kaybına ve daha çok yoksullaşmaya yol açar.
Bu kısırdöngüye ek olarak yoksulların, koşulları değiştirebilecek politik ve sosyal gücü elde etmeleri zordur; yoksulluk ve sağlıksızlık, kuşaklar boyunca derinleşerek aktarılır. Bu yoksulluk-hastalık tuzağının kendiliğinden ortadan kalkması mümkün değildir.
HASTALIKLARI YOKSULLUK KAYNAKLI
Yoksullukla sağlık arasındaki bu çift yönlü ilişki hem düşük
gelirli hem de yüksek gelirli ülkelerde mevcuttur. Gelişmekte olan
ülkelerde yoksulluk, sağlık için en önemli sosyal belirleyicidir;
bu ülkelerdeki hastalık yükünün neredeyse yarısı yoksulluk
kaynaklıdır (https://doi.org/10.1098/rsos.211450).
Öte yandan, Avrupa ülkelerinde olumsuz barınma, yalıtım ve yetersiz ısınma koşulları kış aylarında ölüm oranında artışla ilişkilidir (Jonathan D. Healy, Housing, Fuel Poverty and Health: A Pan-European Analysis).
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise gelir düzeyi ile yaşam beklentisi arasında doğrusal ters yönlü bir ilişki vardır: En zengin yüzde 1’lik dilimdekiler, en yoksul yüzde 1’lik dilimdekilere göre erkeklerde 14.6, kadınlarda ise 10.1 yıl daha uzun yaşamaktadırlar (https://doi.org/10.1001/jama.2016.4226). Ölüm oranlarındaki artışa ek olarak yoksulluk ile iyilik hali arasındaki ilişki değerlendirilirken başka verileri de dikkate almak gerekir: Yoksulluk, sağlıksızlık ve/veya engellilik hali, düşük yaşam kalitesi ve üretkenlik düzeyi ile de yakından ilişkilidir.
COVID ÖLÜMLERİYLE İLİŞKİSİ
Olumsuz sosyoekonomik koşullar, yakın zamana dek büyük oranda
tüberküloz, sıtma, HIV / AIDS gibi bulaşıcı hastalıklarla
ilişkilendirilmiştir. Hijyen ve beslenme yetersizlikleri ve uygun
olmayan çalışma ve barınma koşulları enfeksiyona yatkınlığı ve
hastalığın ağır seyretmesi riskini artırır.
Düşük gelirli ülkeler, bulaşıcı hastalıkların toplum içinde yayılımının önlenmesi ve hastalık sıklığının azaltılması için daha az kaynağa sahiptirler; aşılara, test ve takip sistemlerine erişimleri kısıtlıdır.