Ek olarak: Ülkede yarattıkları bıkkınlık ve eskimişlik duygusu var. Bugün tam bir iktidar yıpranmasından bahsedebiliriz.
Bir televizyon programında, iktidara
araştırma yapan bir anket şirketi sahibi “Erdoğan yüzde
55 oy ile cumhurbaşkanı seçilir, yaptığımız
araştırmalar onu gösteriyor, hata payı oy aralığı
yüzde 53 - 58” dedi. Aklıma Referandum’dan önce öne atılan,
yine “tanınmış” bir anket şirketi sahibi geldi: Yüzde
58 evet çıkacak diye öne atılmış ve tüm anket şirketlerinin
sonuçlarından kopmuştu. Ama ne kopuş, ekranlarda bile görünmüyor
hâlâ!
Belli ki, iktidar Referandum’dan önce bu iş
bitti algısını yaratmak için kurban olarak bu şirketi
seçmişti. Maddi bir zarara uğradığını sanmıyorum, iktidar
belediyelerinden iş almayı sürdürüyordur.
Hayır Başkanlık seçiminde de yüzde 55 iddiası
mutlaka böyle bir durumdur demek istemiyorum... Henüz...
Siyasette kısa sürelerin bile önemli olaylarla
yön değiştirebileceğini biliyoruz.
Ama olağanüstü durumlar bundan böyle iktidar
lehine değil, daha çok aleyhine yön değiştirici bir durum
yaratabilir. Yani, mesela bir 7 Haziran’dan - 1 Kasım 2015’in seçim
sonuçlarını üretmek, tamamen kendine özgü mühendislik çalışması ve
koşullarının ürünüdür ve bir daha yaratılamaz.
Yüzde 49.5’in basit
matematiği
Peki, RTE yüzde 55 oy alacak
iddiasının temelleri nedir?
Bırakalım bu iddiayı, RTE veya bir başka aday
ilk turda yüzde 50+1 alabilir mi?
Elimizde yakın geçmişle ilgili verilerden en
yakını Referandum’un yüzde 50- 50 diyebileceğimiz sonuçlarıdır. AKP
+ MHP ittifakı “sonuçları yüzde yüz garantiledi” iddiaları
fos çıkmıştı. YSK katakullileri işin içine girmeseydi?
Referandum’da AKP oyları ne kadar olabilir?
Çeşitli tahminler var, yüzde 43 gibi.
7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 41’in altını
görmüştü!
Araya PKK girdi, terör iktidar çevresinde bir
kenetleme yarattı.
1 Kasım seçimlerinde ise yüzde 49.5 aldı.
Saadet ve HDP’den 4.5 puan kadar AKP’ye aktı. Bir o kadar da
MHP’den...
Yüzde 49.5’in basit matematiği budur. PKK
terörü her zaman seçimleri AKP lehine etkilemiştir, RTE’nin
ekmeğine yağ sürmüş ve anormal koşullar yaratılmasına hizmet
etmiştir; bu anormal koşullardan normal seçmen davranışı
beklenemez...
RTE’nin AKP ve ülke içinde tek adamlığına en
büyük katkıyı PKK sundu, denebilir.
Yüzde 48’in altı
Aradan 2 yıla yakın zaman geçti; koşullar AKP
iktidarına mı çalıştı?
Son üç yılı dikkate alan bir toplumsal -
siyasal analiz, AKP’yi 1 Haziran 2015 seçimleri öncesine oturtur.
Burada tek fark, muhafazakâr Kürtlerin PKK’den iyice yaka silkerek,
dolayısıyla HDP’den uzaklaştığı söylenebilir. Eğer bugün HDP için
baraj sorunu var mı sorusu akla takılıyorsa, nedeni de
bu.
Şüphesiz bir de FETÖ olayı ve ABD’nin
Türkiye’ye karşı baskısı da, PKK’nin yanı sıra RTE iktidarına su
taşımıştır. Bu iki olay da RTE’yi 2015 Haziran seçimlerine kıyasla
belki bir - iki puan yukarı taşımış olabilir.
Ama yaşanan derin ekonomik
krizin ve AKP’nin çaresizliğinin de bu
puanları götürdüğü varsayılabilir.
AKP+MHP ittifakının başkanlık seçimlerinde
puanı, tüm bu nedenlerle yüzde 48’in
altını işaret ediyor.
Serseri oy yok
etrafta
RTE’nin - AKP’nin başkanlık için etraftan
alabileceği dağınık oy hemen hemen sıfırdır.
Çünkü bütün oyların yeri vardır: Adaylar sadece
kendi oylarını alacaktır. AKP, CHP, İyi Parti, Saadet ve Vatan
Partisi.
Sadece MHP’nin oyu AP’ye gidecektir; MHP’nin
oyları da bölünmüş durumdadır, Referandum’da olduğu gibi, RTE’yi
Başkanlığa taşımaya yetmeyecektir.
Bahçeli’nin son af çıkışının,
MHP’ye oy toplama çabası olduğu varsayılabilir. Ama unutmayın ki,
bir de hapishanedekilerin ailelerinin getireceği oyların yanında,
götüreceği dışarıdaki mağdurların aileleri de vardır.
Özetlersek, önümüzdeki seçimlerin mekanizması
bugün böyle gözüküyor.
Yüzde 50+1’i hiçbir partinin bulması mümkün
gözükmüyor.
***