Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nden çıkan Türkiye kararı yine oyalama, aldatma, zaman kazanma ve dayatmanın ötesine geçmedi. Artık bu yüzsüzlükten, çifte standarttan, ön yargıdan bıktık usandık. Ne Türkiyesiz yapabiliyorlar, ne de Türkiye’yi eşit, adil ve olması gerektiği gibi kabul ediyorlar. Böyle nereye kadar gider, bu işin sonu ne olur? Bu sorunun cevabını Türkiye olarak biz elbette düşünüyoruz ama bizim kadar, hatta daha fazlasıyla onların düşünmesi gerekiyor. Zira bizim için AB olmasa da olur. Bizim için alternatif çok. Ama Türkiyesiz bir Avrupa Birliği zaten artık iyice ortaya çıkan belirsizliğe daha çok gömülür. Bizim Avrupa’ya yük olmayacağımız, tersine yükünü hafifleteceğimizi akıl ve izan sahibi herkes görüyor ve kabul ediyor. Onlar özellikle Yunanistan-Rum yükünü daha ne kadar taşıyacaklarını düşünsünler.
NE HAKLARI VAR, NE GÜÇLERİ YETER
Malum bir önceki toplantıları öncesinde de tehditler savurmuş, özellikle ABD’nin yeni Başkanı Biden’ı arkalarına alarak Türkiye’ye ayar vermeye çalışmışlardı. Ancak yaptıkları toplantıdan bugünkünden farklı bir şey çıkmadı. Artık şunu herkes görüyor ve anlıyor: Bizim kimse ile bir alıp veremediğimiz yok. Kimseyi tehdit etmiyoruz, kimsenin toprağına, denizine, yer altı kaynaklarına göz dikmiyoruz. Kendi varlığımızı, menfaatlerimizi, hakkımızı ve hukukumuzu savunuyor ve onun gereğini yapıyoruz. Bunu engellemeye ne hakları var, ne de güçleri yeter. Özellikle Akdeniz’deki varlığımız hayati önemdedir. Bir enerji geçiş hattı olmanın çok ötesinde artık bir enerji merkezi hâline gelmiş olan Doğu Akdeniz bütün dünyanın ilgisini çekmektedir. 10 trilyon metreküpü bulabileceği söylenen doğal gaz kaynakları, 3,5 milyar varil olduğu ifade edilen petrol rezervleri üzerinde hesabı olanların, Türkiye’yi karşılarında bir engel görmeleri kendi meseleleridir.
KARADENİZ ÖRNEĞİ
Unutulmasın ki, Akdeniz’de en uzun kıyısı olan ülkeyiz. Kabul edilse de, edilmese de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, fiili olarak Akdeniz’in ortasında ayrı bir devlettir. Bunun anlamı, Türk milletinin Akdeniz’de herkesten çok daha fazla hak ve yetkisinin olduğudur. Buna rağmen bir oldubitti peşinde değiliz. Hür türlü iş birliğine açık olduğumuzu, herkesin kendi hakkını eşit ve adil şekilde almasını istediğimizi defalarca ilan ettik. Karadeniz bu konuda çok güzel ve çok geçerli bir örnektir. Kıyısı olan her devletin kara suları belli, yetki alanları belli ve herkese kendi imkânları içinde haklarını kullanıyor. Aynı şeyin Akdeniz’de de olmaması için hiçbir sebep yok. Yeter ki, kan emici emperyalistler ellerini çeksinler, yeter ki Rum-Yunan ortaklığı şımarıklığın, cazgırlığın, şamatanın ve AB imkânlarını kullanma uyanıklığının bir şeyi değiştirmeyeceğini görsün ve kabul etsinler.
SABRIMIZI DAHA FAZLA ZORLAMAYIN