Türkiye üzerinde hangi karanlık hesapların yapıldığı, nasıl bir kuşatmaya alınmak istendiğinin son örneği AİHM’nin Selahattin Demirtaş’la ilgili skandal kararıdır. Bu kravatlı terörist, sanki balık tutarken veya legal, meşru siyaset yaparken yakalanıp cezaevine konulmuş gibi bir muameleye tabi tutuluyor. Oysa, bu terör başının işlediği suçların sadece bir tanesi, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde meydana gelse akla gelebilecek en ağır cezayı vermekle kalmaz, bir de her kimle ilgi ve alakası varsa, alayını toplar analarından doğduğuna pişman ederler. Bu da yetmez, kanunlarını anında değiştirir, bir daha bu tür suçların işlenmemesi, işlenirse anında karşılık verilmesi için her türlü tedbiri alırlar. Bugüne kadar hep böyle oldu ve örneklerini defalarca yaşadık. Siz Avrupa ülkesini de geçtik dünyanın herhangi bir yerinde, devlete isyan çağrısı yapan birinin görmezden gelindiğini duydunuz mu? Bu çağrıyla sokakların kan gölüne döndüğü, evlerin, iş yerlerinin ateşe verildiği, Yasin Börü gibi gençlerin hunharca katledildiği bir sonuç ortaya çıkmıştır. Bunun hesabını dünyada sormayacak bir tek ülke gösterebilir misiniz?
SUÇLARI SAYMAKLA BİTMİYOR
Selahattin Demirtaş denilen kravatlı teröristin suçları bu kadarla da bitmiyor. Daha önce defalarca yazdım. Bu teröristin doğrudan Kandil katillerinden emir aldığı tespit edilmiştir. PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı kendi beyanları ile sabittir. Selahattin Demirtaş’ın niye tutuklu olduğunu, hazırlanan iddianamede neler bulunduğunu defalarca yazdım, bir defa daha hatırlatayım: TBMM’deki faaliyetlerinde tamamen PKK’nın elebaşlarının emirlerine göre hareket etmiştir. PKK’nın kongresinde siyasi alan sorumlusu olup, yapılandırmada 21’inci sıradadır.