Kovid-19 salgını ile birlikte şaşkına dönen, sıkışan, üretemeyen ve kendi halkına ümit veremeyen Batı ülkeleri, en iyi bildikleri şeyi yapıyor, çareyi gerginlik çıkarmakta, terörü teşvik etmekte ve kendilerinden olmayanlara saldırmakta buluyor. Bugün dünya bu yüzden sancılıdır ama en çok da biz etkileniyoruz. Bunun sebebi hem Türk, hem de Müslüman olmamızdır ki, sadece bu kadarı Hristiyan Batı için hedef olmamıza zaten fazlasıyla yetiyor. Tarihten gelen kuyruk acıları var. Türk milleti hem İslam’ın sancaktarı olmak, hem de âleme nizam vermek gibi şanlı bir geçmişe sahip ve bu korku onların genlerine işlemiştir. Kaldı ki, tarihin tekerrür etmek gibi de bir alışkanlığı var. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık verilene razı, söyleneni yapan bir ülke değildir. Bu kan emici emperyalistlerin çıkarlarını ciddi biçimde etkiliyor, kanlı ve haksız hesaplarını sekteye uğratıyoruz. Bu durumda artık kendilerini saklama gereği bile duymadan, doğrudan hedefe koyuyorlar.
TÜRK VE MÜSLÜMAN
Macron denilen adamın Türk ve İslam düşmanlığının arkasında işte bu gerçekler var. İslam dinini hedefe koyarak, aslında Türk milletine hücum ediyor. Zaten Türkiye’den başka da bu kepazeliğe, bu ahlaksızlığa, bu kalleşliğe itiraz eden yok. Edeni de ciddiye almıyorlar. Onların asıl derdi Türk milletiyle ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yle. Çok iyi biliyorlar ki, Türkler Müslüman olmasaydı, İslamiyet Arabistan Yarımadası’na sıkışmış bir kabile dini olmaktan ileri gidemeyecekti. Dolayısı ile Müslümanlığı Türklerden, Türkleri İslamiyet’ten ayırmıyorlar.